Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
672 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Muhteşemm!! Kesinlikle, açık ara bu sene okuduğum en iyi kitap. Her sayfasından büyük bir zevk aldım. Bu yüzden 671 sayfa bana az geldi. Kitapta aklınıza gelebilecek her şeyi bulabilirsiniz. Sadece cadiler, vampirler ve iblislerden ibaret değil. Mitolojiden tutunda biyoloji, simyaya kadar her şeyi içinde barındırıyor. Aynı zamanda farklı konulara sahip birkaç kitap okuyan birisi olaraktan bu kitabı okumaya başladığımda tamam bir bölüm okur sonra diğer kitaplarıma bakarım diyordum ki hiç bu kadar yanılmadım. Elime aldım ve bırakamadım. Her sayfayı soluksuz, büyük bir merakla ve açlıkla okudum. Uzun zamandır bir kitabın içine hiç bu kadar girmemiştim. Heralde bu kitabı çok rahat bu türde okuduğum en iyi 10 kitap arasına sokabilirim gönül rahatlığı ile. Yazar, kelimeler ile harika bir dünya yaratmış. Basit cümleler ile bizi etkilemeye çalışmamış. Buna rağmen o kadar akıcı ki ne zaman kitabı yarıladığınızı okurken farkedemeyeceksiniz. Şiddetle tavsiye ederim, okuyun:) Serinin diğer kitapları; 1. A Discovery of Witches - Cadıların Keşfi 2. Shadow of Night 3. The Book of Life " Ölmüyorum, yaşamıyorum, iyileşmiyorum, acısız bir hastalık bu çünkü aşık olabiliyorum. Sahip olacak mıyım bir gün bilmiyorum çünkü beni yaşatacak ya da yok edecek bütün merhamet onun ellerinde. "
Cadıların Keşfi
Cadıların KeşfiDeborah Harkness · Pegasus Yayınları · 2019791 okunma
240 syf.
6/10 puan verdi
Öncelikle sevgili yazar güzelim Sam ve Dean ismini ne hallere getirdin ki nefret edilesi yaptın. Bu isimler benim için çok önemli oysaki.. Tamam kitap için tamameennn kötü diyemem. Yani fena olmayan kısımları da vardı. Okuması kolaydı ve zaman geçirmek için elinize alabileceğiniz şekilde yazılmış, yazarın gereksiz yere ikiye böldüğü bir kitap. Yani tüm hikayeyi tek kitap altında yazabilirdi. Ya yayınevinin ya da yazarın açgözlüğü bu iki kitap olması! Daha önce okuduğum kitaplardan, ordan buldun toplanmış şeyler vardı. Tanışma olayı aklıma "İlk Defa" kitabını getirdi mesela. Kız sürekli anormalliğini vurgularken ben daha geçmişinde başına ne geldi de bu hale geldiğini 100 kusuruncu sayfada falan öğrenebildim anca. Peter'a gelirsek ise keşke "kız arkadaşı" ölmeseymiş de terk etmiş olsaydı. Ben böyle bir olayı yaşayan insanın o ölen insanı aşamayacağına inanırım hep. O yüzden de Peter ve Sidney'in birbirine hislerini açıkladığı durum beni ikna etmedi. Yani birbirlerine hissettiklerine ne derseniz deyin ben hissedemedim. Kitabı önerir miyim, bilmiyorum. Ne beklediğinize bağlı birazda. O nedenle hiçbir şey beklemeyin bu kitaptan. " Kendi duygularını fark edemeyecek kadar mı çok dağılmış bir haldesin? "
Yaralı
YaralıH. M. Ward · Aspendos Yayıncılık · 2014177 okunma
Reklam
"Hayat tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur." "Evet, efendim. Öyledir, biliyorum." Oyunmuş, kıçımın kenarı. Oyun, öyle mi? Tüm asların bulunduğu takımdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya öteki takımdaysan, as oyuncu filan yoksa, oyunla ilgisi kalır mı bunun? Hiç yani. Yok oyun moyun.
Sayfa 14
Sayın Yargıç, bir Türk olarak, yıllar yılı Kenan Dayımın ahfadı ol-duğumuzu söylediği, meğer yanıldığı, bir diğer Kadızade'nin, III. Murat'ın Şeyhülislâmı Ahmet Şemsettin Efendi'nin, 'Rasat icrasının feleklerin sırlarını öğrenmeye teşebbüs mahiyetinde bir küstahlık' olduğu ve 'rasathane tesis eden devletlerin zeval bulduğu' gerekçesiyle Takiyüddin Efendi'nin Cihangir sırtlarında kurduğu gözlem evini Donanma Kumandanı Kılıç Ali Paşa'ya topa tutturmuş olmasının utancını içimde taşıdım! Şemsettin yobazsa, Takiyüddin de müneccimbaşıydı, tamam. Adamın dört yüz yıl sonra apartman yöneticimiz Nevzat Hanım'ın kolejli kızına yıldız falı açan Asiye Hocanım'dan farkı yoktu, bu da tamam. Diyanet işleri Başkanı olarak, bâtıl inançlara karşı Deniz Kuvvetleri'nden yardım istemiş olmasının '90'lı yılların Türkiyesi'nde yadırganacak bir yanı da yoktu, bu da tamam. Velâkin, kuantum mekaniğinin Schrödinger'inden, Beyaz Cücelerin içyapısını ortaya döken Eddington'a kadar, fizikçi/matematikçi herkes, Hıristiyan azizlerinin, Augustine'nin, Thomas Aquinas'ın, Jean Calvin'in önünde eğiliyorlardı. Bu da beni beynimin kalitesine ilişkin derin bir yeise sürüklüyordu çünkü ne kadar uğraşırsam uğraşayım, 'kader yoktur, işler o anda olu-verir' diyerek, kulun Allah'ından bağımsız bir iradesi olduğunu, insanın tüm fiillerinin yine insana ait olduğunu öne süren Mu'tezile müderrisleriyle Gödel'in eksiklik teoremi arasındaki ilintiyi bir türlü kavrayamıyordum!
Sayfa 352Kitabı okudu
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
"Oysa namaz, Allah'a selamla başlar selamla biter. İyiliğin ve kötülüğün, sevabın ve günahın, neşenin ve kasvetin tam ortasında, ikisine de selam verip ikisine de eşit mesafede durarak tamam olur. Ve âmin dersin. O makama giden yol duadır. Hiç kimse daima kıyamda ya da secdede kalamaz. Tekrar kanayan bir yara, ziyandasın diyordur. Yarayı açan aşk, tekrar kanatan zulüm, yarayı bilmek ilim, kapamak marifettir. Bir aşk marifet makamında tamam olur. Âlim kendini, arif seni bilir."
Sayfa 80
Reklam
Hayat Neden Bu Kadar Sıkıcı ? DiyenLere … “Bugün ne Yaptın ? “ Hiiiç Aynı işte ne olsun ! DiyenLere , anlatacak bir çok şeyi olması için … Şimdilerde insanlığın en büyük sorun bu … Hayatın sıkıcı , monoton olması dışarıya dahi çıkmak istememek , gün ışığı görmemek … Herşeyin aynı olması insanın canını sıkıyor elbet , bunaltıyor , depresyona
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Tamam hava bu aralar çok soğuk ama kalbimizi de soğutacak kadar değil ya azizim..
Adam karısına pek hoş davranmaz, kalbini kırar. Sonra karısından sofrayı kurmasını ister. Kadıncağız hiç sesini çıkarmadan kurar sofrayı ve buyur eder kocasını. Adam sabırsızca sofraya oturur, iştah kabartacak bir zevkle yemeye başlar. Yemek tuzsuz olmuştur. Birkaç lokma yedikten sonra karısından tuz ister. Karısı; “Sen yemeğe devam et ben getiririm”, der ve içeri gider. Adam ikide bir; “tuz nerde kaldı hanım?” diye sorar. Kadın her seferinde “tamam getiriyorum” diye cevap verir . Fakat tuz bir türlü sofraya gelmez. Adam tuzu isteye isteye karnını doyurur. Sonra aklı başına gelir. Az önce hatununun kalbini kırdığı için özür diler. Hanım mutfağa gider, ve elinde tuzla geri döner. Adam merak eder ve sorar; “Bu ne şimdi karnım doyduktan sonra tuzu ben ne yapayım” der. Karısı da ona; “Senin kalbimi kırdıktan sonra dilediğin özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir, ihtiyaç kalmaz'' der. Hani derler ya öfke rüzgar gibidir, bir süre sonra diner ama birçok dal kırılmıştır bile. Yaşamı boyunca herkes birini bulur ama birbirini bulmak çok az insana nasip olur. O yüzden sevdiğinize sahip çıkın, onu önemseyin ve kırmayın. Kadın mutluysa güzelleşir, güzelse mutlu olur. Mutlu olursa sen de mutlu olursun. Sevdiğinizi üzmeyin... Hakan Mengüç (kendisi yazar olmadığı için ileti şeklinde paylaşılmıştır.)
Reklam
Nasreddin Hoca'ya sorarlar: - Hocam sen evliya msın? - Evet, ben evliyayım isterseniz şu karşımdaki ağacı çağırayım da yanıma gelsin - Tamam Hocam, çağır görelim. Hoca 3 kez çağırır ama ağaç gelmez. - Gelmedi Hocam, derler . Hoca - O gelmezse biz gideriz Evliyada kibir olmaz. Nasreddin Hoca
Yarın gençler için YGS günü.. Geleceklerine dair atacakları ilk adım... Bazen can sıkıcı bazen yol gösterici bazen de gaz verici tavsiyelerle gençleri bunaltmanın da bir anlamı yok..Tamam sistem berbat, genç yaşta milyonlarla genci saçma sapan bir sınavın başına oturtuyorlar ama başka çareniz yok.. Ama illa ki tavsiye gerekiyorsa da benden de bir abla tavsiyesi gelsin; Kesinlikle sorularla karşı karşıya gelince, moral bozup "ya ben şu ana kadar çok çalışmalıydım ama çalışamadım" demeden zamanı en iyi şekilde değerlendirilmeye çalışarak en iyisini yapacağınıza kendinizi inandırarak geçireceğiniz bir sınav olsun.. Herkese başarılar ( Bu saatte sınava girecekler uykudadır eğer heyecandan uyuyabildilerse... Bilsinler ki dualarımız onlarla)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.