Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yelkenleri parçalanmış bir küçücük gemide bir deniz kazası geçirmekte olan adam gibiyim.
Reklam
Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: Türk “entelektüel”i, Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir.
Sayfa 36 - İletişim YayıncılıkKitabı okudu
Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim.
Sayfa 21 - İletişim YayıncılıkKitabı okudu
Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır.
Sayfa 18 - İletişim YayıncılıkKitabı okudu
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım
Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
O çok ileri görüşlüydü. O, yaşamlarımızın özündeki meydan oku­ mayı belirlemişti. Eğer kültür narsisizmi ödüllendirirse, o zaman bizler nasıl kendimizi aşacağız? Eğer kültür yaban­ cılaştırıcıysa, o zaman bizler özlemini çektiğimiz şeyleri, yani y�kınlığı, tutkuyu, uyumu ve Fromm'un "sevgiyle yeniden bir olmak" dediği şeyi nasıl bulacağız? M
O çok ileri görüşlüydü. O, yaşamlarımızın özündeki meydan oku­ mayı belirlemişti. Eğer kültür narsisizmi ödüllendirirse, o zaman bizler nasıl kendimizi aşacağız? Eğer kültür yaban­ cılaştırıcıysa, o zaman bizler özlemini çektiğimiz şeyleri, yani y�kınlığı, tutkuyu, uyumu ve Fromm'un "sevgiyle yeniden bir olmak" dediği şeyi nasıl bulacağız?
Yok, Hamlet gibi başladım, Hamlet gibi bitireceğim. Benim için bu bir kariyer meselesi. Birdenbire yüzümün kara sarı boyasını silip; bir dayak tiryakisi topal uşak, bir kambur aşık, korkak bir ihtiyar makyajı yapamam. Eğer kendi emellerimize, kendi ideallerimize göre yaşama imkanı bulamadıksa bari kendi ölümümüzle ölelim.
Evren kusursuz değil mi?
Haydi bakalım, kim daha varlıklıymış, Büyük Ruh'un yaptığı "şeylerden kimde bizdekinden daha çok var? Şöyle çevrenize bir göz atın. Uzaklara, yerin mavi kubbeyi taşıdığı kenarlarına kadar bakın. Her yer büyük "şey'lerle dolu. Balta girmemiş ormanlar, yaban güvercinleri, sinek kuşları,papağanlar, lagündeki denizhıyarları, midyeler, İstakozlar ve diğer deniz hayvanları. Aydınlık yüzlü kumsal ve kumların yumuşak postu. Bir savaşçı gibi öfkelenen, bir Tapaou gibi gülümseyen büyük deniz, saati saatine uymayan ve bize altın rengi ışıklar saçan çiçeklerle bezeli mavi kubbe. Daha, ne demeye aptallık edip de Büyük Ruh'un bu "şey'lerine başka "şey"ler katmaya çalışalım? Hem biz onunkiler gibi "şey'ler yapamayız: Çünkü bizim ruhumuz onun gücü karşısında çok küçük ve yetersiz kalır, ellerimizse onun güçlü ve büyük ellerine göre çok beceriksizdir. Bizim yapabileceklerimiz son derece sınırlı ve söz etmeye değmeyecek kadar değersizdir. Belki bir çomak yardımıyla kolumuzu biraz daha uzatabiliriz ya da tanoa26 ile ellerimizi büyütebiliriz; ama bugüne kadar ne bir Samoalı ne de bir Papalagi, bir palmiye ya da bir kavak ağacı yaratabildi.
Reklam
Karınca
ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum kor dantellerden bu yolu, ormanın altına yeter ki oku onu. .. ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm gözyaşına inandım. öyle uzun ki dünya; katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya. mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya. ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin, büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü; kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın. kim anlayacak bu kor işaretleri? kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan. ovada ve dağda saklı bir mavi için düştümdü yola. benim de yaban bir çığlığım vardı, çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara. kışa girdik kıştan çıktık ama değişmiyor insan karınca duası diyorlar ördüğüm yola.
Ben el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim.
258 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Anılar hafızalara demir atarsa
Sık orman ve ağaçlarla dolu bir yaşam. Bozkırın ortasından yetişip gelmiş biri için kavak ağacından daha uzun bir ağaç olmadığı düşünülürse burası bir cennet. Çam, köknar, ardıç, meşe, çınar, kestane, yaban armudu, kızılcık, kuşburnu, böğürtlen, muşmula ve daha sayamadığım birçok orman ağaçları ile kaplı bu köy benim ikinci evimdi. Ormanların arasından patika yollardan yürüyerek geldiğimiz ve ilk öğretmenliğimi tattığım bu şirin köy. Bildiğimiz dağınık bir orman köyü. Küre dağlarının tepesine yerleşmiş ve beş mahalleden oluşan yoksul, tarım arazisi olmayan, bütün yaşamını ormana ve ağaçlara bağlamış bir köy. İşte benim köyüm. Öğretmenlik hayatımın her kademesinde beraber çalıştığım meslektaşlarıma, arkadaşlarıma, dostlarıma hep şunu söylemişimdir: “Köyde öğretmenlik yapmayan bir öğretmen, gerçek öğretmenliği tam anlamıyla tatmamıştır.” Bu kitabı mutlaka okumalısınız. Hayatımızın gerçekten bir roman ve bizlerinde bu romanı hayat sahnesinde canlandıran kişiler olduğumuza inanacaksınız. Hepiniz kitapları okuduğunuz gibi kitap yazmayı da düşüneceksiniz. Kitap yazmak kadar kitap okumanın da değerini bileceksiniz. Şunu unutmayın ki! Kitaplar aklımızın çocuklarıdır.
Askıda Anı
Askıda AnıHasan Yurduşen · Platanus Publishing · 20201 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.