Harf devrimi yapılmıştır, çünkü mevcut yazı okuma yazmada imla sorunu yaratıyordu. Bu böyle, sadece şahsi mektup yazarken hissedilen bir zaruret değildir. Çünkü adamlar askerdi ve kumandan dediğin doğru mesaj çeker, çabuk yazar, imla yanlışı yapmaz, talebenin okul ödevi gibi metin yazmazdı. Çok açık ki şehrin adını yanlış okursun veya köyün adını yanlış yazarsan, okunmaz. Sekiz tane sesli harf telaffuz eden bir dil sahibinin elinde sadece üç tane sesli harfi olan bir alfabeyle bilinmeyen köylerin adını yanlış yazması, bilinmeyen isimleri yanlış yazması kaçınılmaz. Goethe'yi "Kute" diye yazmaları gibi yer ve şahıs isimlerinde sorun yaratır. Bu konuda 20. yüzyılın başındaki aydınlar radıkaldir. Osmanlı mirasının ölmesi o kadar kolay değildir, Osmanlıca öğrenilir. Yabancı talebenin on beş günde öğrendiği harfleri ve okumayı sökmeyi bizimki de on beş günde öğrenir; söz konusu olan Çince değildir.
Sayfa 355Kitabı okudu
Bağlam
Bununla birlikte Biçimciler yine de "yabancı kılma"nın, edebi olanın özü olduğunu düşünüyorlardı. Dilin bu kullanımını göreceleştirerek onu bir söz tipi ile bir diğeri arasında bir karşıtlık sorunu olarak ele aldılar. Peki ya pubda yan masadan birinin "Berbat, karmakarışık bir el yazısı" dediğini duyarsam? Bu "edebi" bir dil midir, yoksa "edebi olmayan" bir dil midir? Gerçekte bu "edebi" bir dil, çünkü Knut Hamsun'un Açlık romanından alınmıştır. Ancak ben bunun edebi olduğunu nasıl anlayabilirim? Çünkü cümle sözsel bir gösterim olarak özellikle kendi üzerine dikkat çekmiyor. Bunun edebi olduğunu nasıl anlarım sorusunun yanıtlarından biri cümlenin Knut Hamsun'un Açlık romanından alınmış olmasıdır. Yani bu cümle kendini "roman" olarak ortaya koyan, üniversite edebiyat antolojilerine konulabilecek, benim "kurmaca" kabul ederek okuduğum metnin bir parçasıdır. Bana bu cümlenin edebi olduğunu söyleyen bağlamdır; ancak dilin onu başka söylem çeşitlerinden ayıran hiçbir içsel özelliği ya da niteliği yoktur, pekala edebi ustalığına hayranlık duyulmaksızın herhangi biri tarafından bir pubda söylenebilir.
Reklam
Sürekli Evrim ve Deney Okullarda genelde sert bir sükûnet hakimdir; her sömestrin bir öncekine benzediği, değişimin olmadığı, bedenlerin gergin çizelgelerin sabit olduğu yerlerdir. Nadiren bir olay patlak verip kaskati rutini bozsa da yetkililer kısa sürede bunları bastırır. Paideia bundan fevkalade farklıdır. Hareket her yerdedir: Sadece
Sayfa 142Kitabı okudu
Terör
Terör bir insanlık suçudur, dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet, yaş, meslek ayırt etmeden insanları kaos, korku ve paniğe sürükler. Muhasır medeniyetlerin taşeron eliyle yaptırdıkları hain bir eylem biçimidir. Bulunduğumuz coğrafya ve konum itibari ile haçlı savaşları terör savaşlarına dönüşmüştür. Kitaplarımda da bu terör konusunu hikaye olarak
Bürokratik Okulların Zararları
Okulda sıkıntı çıkaran öğrenci suçlu, derslere ilgisiz öğrenci suçlu, okula devam sorunu yaşayan öğrenci suçlu; peki ama okul suçlu değil mi? Tüm diğer tespitlerin bir anlam ifade edebilmesi için okulun da bu suçtaki rolünü itiraf etmesi gerekiyor. Burada okul derken sistem içerisindeki bir dişliden değil o dişlinin nasıl ve ne şekilde
Sayfa 84-85
Dedemin Mezar Taşını Okuyamıyorum (!)
Osmanlıca bir lisan değil, bir bürokratik jargondur. Çok hoş bir bürokratik dil olduğu kesindir. Bütün imparatorlukların böyle bir bürokrasi jargonu vardır. Sokaktaki insanın bilmeyeceği veya herhangi bir okumuşun yazamayacağı şekilde yazar ve konuşurlar. "Harf devrimi yaptık, Osmanlıcayı öldürdük" gibi sloganların anlamı yoktur. Çünkü
Sayfa 355 - Kronik Kitap - 17. Baskı Mayıs 2022 İstanbulKitabı okudu
Reklam
63 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.