"Vallahi yüreğim parçalanıyor şu Memede."
"Geldi yabanın köylüsü de elinden aldı."
"Dün gördüm Memedi..."
"Vay fıkara!"
"Evlerinin arkasında gördüm. Yüzü sapsarı. Zehir sarısına kesmiş. Yeşil sarı."
"Ben de gözlerinden korktum. Bir hoş ışıklı gözleri var."
"Fıkara, nişan yapıldı yapılalı evden çıkmıyormuş..."
"Karanlık bir köşede..."
"Akşamadek... Düşünürmüş..."
"Kara sevda... Zor!"
"Kara sevda deli eder insanı."
"Memed yarı deli zaten..."
Yakup Kadri'nin en meşhur ve tartismali romanı Yaban konusu itibariyle orjinal bir kitap değil. Yani ne demek istiyorum kitabın konusu itibariyle orjinal olmamasından bahsediyorum. Klasik Aydın-Koylu veya Doğu Batı çatışmasini açısından kendisinden öncekilerin elbette çok üstünde bir eser. Peki kitabın tartışmalı tarafı ne? Türk köylüsünü
17.10.2023/YABAN
Yaban benim kendime ait ilk kitaplarım arasında, en başlardadır. O yüzden de o günlerde bile üzerine düşüğüm notlar var. Yine herhalde kibrimden o zamanların Seren'inini baya özlüyorum, kıskanıyorum. Millet geleceğini kıskanır ben geçmişimi. Neyse.
Yaban için bütün kalbimle şunu söyleyeceğim: Gelmiş geçmiş, en iyi savaş
"Türkiye'nin karanlık semasında Mustafa Kemal adı bir şafak yıldızı gibi parlıyor." (Sf. 75)
"— Biliyorum beyim sen de onlardansın emme.
— Onlar kim?
— Aha, Kemal Paşa'dan yana olanlar...
— İnsan Türk olur da, nasıl Kemal Paşa'dan yana olmaz?" (Sf. 152)
Köy insanı ağaçtan hayvana kadar hep menfaat bekler.
Yoksa Yusuf artık onu aile efradından saymıyor muydu. Bu "yabanın köylüsü" kendisini en itibarlı ahbaplarının yanında böyle garip vaziyette bırakmaya nasıl cesaret ediyordu?