Yağmur camdan bakan Arap Kızıydı
Oyuna dönüştü sonra her şey yağmur
Görmedim ama inandım
Kuytu gözlerinde mevsimsiz yağmur nöbetleri
Saçlarından seller akıtan bir kız vardır mutlaka
Nurullah Genç
Bu nasıl bir yağmur, nasıl zelzele?
Gittiğim her yerde ıslanıyorum.
İçimde göklerin karanlığı var.
Yolumu kesiyor dereler dağlar.
Ruhum bir denizde büyüyen ada.
Bir rüya mı gördüm, bilmem aynada?
Neden yıldızlara yaslanıyorum?
Aklıma düşünce o siyah sürgün,
O ayin sonrası aşikâr olan seher nöbetleri,
Kuşluk düşleri,
Göğün kapısına dayanıyorum,
Bazen ağlayarak bazen gülerek.
Bir dua, bir nida ve bir haykırış...
Bana bu sevdanın ruhsatı gerek.
Neden kapanıyor üstüme gökler?
Sanki üzülüyor bana melekler.
Yoksa yeniden mi aldanıyorum?
ben siyah kitapların kahramanı olamam
ben yağmur nöbetleri geçirirken yürüyen
ben saçları toprağa dokundukça çürüyen vardığım duraklarda yüreğimi bulamam
Ben siyah kitapların kahramanı olamam
Ben yağmur nöbetleri geçirirken yürüyen
Ben saçları toprağa dokundukça çürüyen
Vardığım duraklarda yüreğimi bulamam
ben siyah kitapların kahramanı olamam
ben yağmur nöbetleri geçirirken yürüyen
ben saçları toprağa dokununca çürüyen
vardığım duraklarda yüreğimi bulamam
Yağmurlu bir Ankara gecesi. Mayıs ayında olmamıza rağmen bu gri şehirde haftalardır yağmur yağıyor. Sanki evren bana ‘başla artık şu efsane kitaba’ diyor çünkü Dostoyevski okumak için her zaman kasvete ihtiyacım var. Aslında sabahtan hazırladım kendimi bu geceye. Çok heyecanlı bir gün geçirdim çünkü bu kitabı tam ik senedir elimde bekletiyorum,
LYSANDER : Ne o sevgilim, niye sararmış yüzün öyle.
Ne diye yanağındaki güller bu kadar çabuk solmuş?
HERMIA : Yağmur yağmadığı içindir herhalde,
Ama gözyaşlarımdaki sağanak yağmuru getirecek neredeyse.
LYSANDER : Öyle deme sakın! Okuduğum kitaplara, duyduklarıma göre,
Asla dikensiz olmazmış gerçek aşkın yolu
Soyları arasında eşitsizlik oluyor
Dört damar gider beynimden içeriye,
Her biri beni ayrı ayrı deryalara götürür,
Sahte, yanılgılı, yanılgılı ve yorgun,
Sabah sesleri gibi kimi zaman karışık, puslu
kimi zaman, kimi zaman çocuk gözlerinde gördüğüm ışık gibi pırıl pırıl,
Halden hale götürür beni,
Hiç unutamam birinde, birinde kar yağıyordu
oteldeydim..
Kalorifer peteğinin ısısı öyle
Yine
Kahrolası uykusuz bir gece.... Tüm günler ve geceler gibi, seni düşünüyorum. Yine kahredici küfürler, sövgüler, öfke nöbetleri.
Kırgınım....... Şiirler yetmiyor, yağmur, ıslak, soğuk, nefret edememek.... Tekrar okuyorum, tekrar ve tekrar....
Naram-Sin'in zamanında, Akadlar bir halk olarak da belli bir olgunluğa erişmişti. Sargon Mezopotamya'nın savaşan kentlerini bir araya getirmişti, ama Akad kültürü hiçbir zaman Akad siyasal çevresiyle tam anlamıyla aynı olmamıştı. Akad İmparatorluğu'nda yaşayıp Akad kralına itaat edebilir, ama aynı zamanda hala bir Sümer olabilirdiniz. Sargon'un
Korkmakta haklıydı. Etrafa bakındı. Kimseler yoktu ortalıkta.Titreyen ellerle çöplüğü eşelemeye başladı.Kâğıtlar, naylon poşetler, soba külü, izmaritler, boş biraşişeleri, marul, soğan kırıntıları ve nihayet bir yarım ekmek.Kuru kupkuru küflenmiş bir parça ekmek. "Olsun, bunu bulamayan da var," dedi içinden. Şükretti Allah'a.Ekmek parçasını bir annenin yavrusunu kucakladığı gibi bastı bağrına. Derin bir nefes aldı, genzine bir acılık yayıldı.Titreme nöbetleri.
Son bakışlar mahmur.Son cümleler tarumar.Fakirlik ve yokluğun gölgesinde ayakta duran şu taş virane binaların çatı katlarında, bodrum izbelerinde, senin içinisineler yumruklanıyor.Ruhu acıdı Turna'nın. Ruh tıpkı çiçek gibidir; karanlık basınca kapatır yapraklarını ama gecenin hayalleri o yaprakları sulayamaz.Açlıktan gücü kesilmiş halde kaldırıma oturup ellerini göğsüne bastırdı. Genelde susuzluktan ağız, dil kururdu.Turna'nın ise açlıktan ağzı dili kurumuştu. O haliyle acı acı duaya başladı.
"Varlıklı kullarına gidip iş istedim, yüzüme kapıyı kapattılar. Allah'ım senin verdiğin nimeti kulların benden kıskandılar. Mahrum ettiler. Ekmek için kimin kapısını çaldımsa çeşitli azarlar işittim. Ey Rabbim! Annem beni senin rızan ile dünyaya getirdi. Şimdi ise kulların bana dünyayı zindan ettiler.
Hüzün Yanığı 1Sinan Yağmur · Kapı Yayınları · 20181,129 okunma