Bu yalnızca sitem
Ahmet Arif demiş ki; “Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız,Umutlarını yok ettiniz,bahçeleriniz bahar görmesin…” Ve Neşet Ertaş eklemiş; iincinmiş olanın ahı,nereye gitse bulur sahibini
Bu elbette bir sitem değil, bir gerçeğin saptamasıdır yalnızca.
Reklam
Yalnızca Sitem
Ne payım var ömrünüzde bir şarkıdan fazla..
Mario Vargas Llosa
Okumayan, edebiyata el sürmemiş bir insanlık, kaba ve ilkel dili yüzünden ürkütücü iletişim sorunları yaşayan bir sağırlar-dilsizler topluluğuna, sözcük oluşturma yetisinden tümüyle yoksun bir topluluğa döner. Aynı şey bireyler için de geçerlidir. His okumayan, az okuyan ya da yalnızca süprüntü okuyan bir insan engelli bir insandır: Çok konuşabilir ama az şey söyler, çünkü söz dağarı kendi kendini dile getirmeye yeterli değildir. Yalnızca sözsel bir sınırlılık değildir bu. Aynı zamanda zihinde ve düş gücünde bir sınırlılığı da gösterir. Düşünce yoksulluğudur, çünkü içinde bulunduğumuz durumun gizlerini kavramamızı olanaklı kılan düşünceler ve kavramlar, sözcüklerden bağımsız bir biçimde var olmaz.
Bu yalnızca sitem
Artık senden bir şey beklemiyorum,istemiyorum da. Gelmeni, aramanı, sevmeni. Bir zamanlar bütün bu kelimeler için her şeyi yapardım ama şimdi hiçbir şey gelmiyor içimden. İstemediğimden değil,hissetmediğimden. Neredeysen orada kal,oraya ait ol. Ben içimde hallederim bazi şeyleri.
Olan Selim'e oldu ya jsjshhsghs
"Cesaret," dedi. Bu dediğine çok pişman olacaktı. Neredeyse başında dikilerek, "Kalk, Selim'i öpeceksin!" dedim. Yüzüne yayılan ifade, kocaman bir kahkaha atmama sebep olmuştu. Bana dehşete düşmüş gibi bakıyordu. "Henüz gecenin başında olduğumuz için yanağından öpebilirsin... Gecenin sonu için pek söz veremiyorum," dedim, yapmacık bir üzüntüyle. "Sağ yanağına küçük bir öpücük kondurman yeterli..." "Yapmayacağım bunu," dedi, başını iki yana sallayarak, "Ben niye Selim'i öpüyorum ya?!" dedi, sitem eder gibi. "Oyun iki kişilik... Başkalarını karıştırmak yok..." dedi. "Giderim?" dedim, tehditkar bir ifadeyle. "Nazlı saçmalama!" dedi, kaşlarını çatarak. "Selim'i öpeceksin ve ona "İyi ki varsın... 'diyeceksin!" dedim. Ben de bakmaya başlamıştı. Bora bir elini Selim'in omzuna koydu. Sonra geri çekti. Kafasını kaşıdı. Sıkıntılı bir nefes verdi. Öyle zorlanıyordu ki, içimin yağlarının eridiğini hissettim. Selim'in sağ yanağından öptüğünde, yalnızca Selim değil Atıf ve diğer dört adam da dumur olmuş bir yüz ifadesine bürünmüşlerdi. "İyi ki varsın Selim," dedi Bora, düz bir sesle.
Reklam
579 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.