Hepimizin içinde çözümlenemeyen sırlar, sıkışmışlık hissi ve kötü duygulardan kurtulamama hali yaşamıştır. Öyle ki bazı insanlarda çok daha fazla oluyor. Bütün hayatını etkileyebilecek kadar. Ben de bu insanlardan biriyim. Bu sitede de benim gibi olan çok insanla tanıştım. Yalnızlığımı ve başarısız olduğum her ne konu varsa onu burada açığa
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak
Herkes gibi bir insandı, o. Sessizce yalnızlığın acısını çekiyor, her yaptığına haklı bir neden bulmaya çalışıyor, zayıfken kendini güçlü gösteriyor, güçlüyken zayıf taklidi yapıyordu.
İki ayrı kitap ama tek bir anlatı: Claudius’un bakış açısından Roma tarihine yelken açıyoruz. Bu gemide yol almak ise oldukça keyifli. Tarihi roman okumayı sevenler için de müthiş bir kurgu. Sevmiyorsanız bile bu kitaplarla başlangıç yapabilirsiniz. Sayfa sayıları ve bilmediğiniz tarihi olaylar belki ilginizi çekmeyebilir, ama şans vermekte fayda
Burayı bir günlük edasıyla kullanmak hoşuma gidiyor. Bu yazı da onlardan biri olacak.
Elimde
Samiha Ayverdi’nin Yolcu Nereye Gidiyorsun adlı kalınca kitabını tutarken, içimden, sanki bana soru soruyormuşçasına Şişhane’ye diye ona cevap veriyorum. Kalınlığından mütevellit bir noktadan sonra parmaklarıma hücum eden kasılma ve yorgunluk yer yer el
Ne söylersek söyleyelim eksik kalacak, biliyoruz. Bilmenin ötesinde bir şey de yok elde. Teslim olduk. Bırakalım da kalan eksiklerimiz anlatsın. Hisleri, beni, seni; olan şey her ne ise onu. Neden sen’den önce ben’i söyledim, neden öncelik benim? Böyle bir durumda bencil mi oluyorum yani? Bence de olmuyorum. Söyleyelim de klişe kurtarsın durumu: