Bizim, peygamberi ısırmasın diye ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan Ebu Bekir'imiz, suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan Ali'miz var. Son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabelerimiz var. Bizim, "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız", "Sizden biriniz kendisi için sevdiğini Müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz", "Size aranızdaki sevgiyi artıracak bir şey söyliyeyimmi, selamlaşınız", "Hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın," diyen peygamberimiz var! "Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz diyen Yunus'umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen Hallac-ı Mansur'umuz var.
Hansel ve Gretel, fakir bir oduncunun çocuklarıdır. Oduncunun karısı (bazen çocukların annesi, bazen de üvey annesi olarak anlatılır) aç kalmaktan korktuğu için eşini çocukları ormana götürüp bırakmaya razı eder. Planı duyan Hansel ve Gretel, eve dönüş yolunu bulabilmek için beyaz çakıltaşları biriktirir. Çocuklar geri dönünce anneleri babayı bir
"...Kimin uğruna dövüşüyorsunuz? Sizin ellerinizle tahtına yerleşecek bir kraldan ne bekliyorsunuz? Bu muhteşem şaheseri daha önce bir kadın* gerçekleştirdi. Sonra ne oldu?.."
* Fransa'nın ünlü kadın kahramanlarından Ermiş Jeanne D'arc (1412-1431). Fransa'yı İngilizlerin işgalinden kurtarıp VI. Charles'ı Reims Katedrali'nde kral ilan ettirdi. Ama daha sonra İngilizlere esir düştü, büyücülükle suçlandı ve Rouen'da diri diri yakıldı (ç.n.).
(ç.n.): Çevirmenin notu.
Sayfa 135 - İmge Kitabevi, 1.Baskı: Ankara, Temmuz 2013Kitabı okudu
Okuduğum en kötü romanlardan başladığım kitabı bitirme huyum olmasa asla bitirmezdim hiçkimseye önermiyorum.Cemil Meriç'in övüp durduğu o muhteşem Balzac bu muymuş?Çok kötü bir roman bundan yaklaşık 230 yıl önce yazılan ve gerçek bir şaheser olup meramını çokdaha görkemli vurucu aynı zamanda net anlatan "Kral Lear" ı okuyabilirsiniz.Bu kitap
aşırı ağlak karakterleri geŕçekçilikten uzak, tek boyutlu olaylar tahmin edilebilir ve kötü.
Goriot BabaHonore de Balzac · İş Bankası Kültür Yayınları · 202114,8bin okunma
"Sevgili Dost,
Aristo'nun tabiriyle,birbirlerine hoş ve faydalı görünmedikleri gün birbirlerini artık sevmeyen, dostlarla ne işimiz var. Bizim, Peygamberi ısırmasın diye ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan Ebu Bekir'imiz, suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan Ali'miz var. Son yudum suyu birbirlerine gönderip sususz şehit olan sahabelerimiz var. Bizim, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız, sizden biriniz kendisi için sevdiğini müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz, size aranızdaki sevgiyi artıracak bir şey söyleyeyim mi, selamlaşınız, hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın, diyen bir Peygambberimiz var! sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz, diyen Yunus'umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen Hallac-ı Mansur'umuz var."
"Senin yüzünden iflas edeceğim. Nedir bu masraflar! Bu kadar israfa ne lüzum var? Bir sürü uşak, hademe, kilise için rahip, saray icin oda temsilcisi, seyis, aşçı yamakları, ekmekçi, arabacı, demirci ve daha alay alay insan! Böyle şey olur mu! Yazık degil mi milletin parasına! "
Bunlari soylerken masanin ustundeki gümüş kaseye de bir göz atti. Öksürdü. Sonra devam etti:
" Bana bak Olivier. Kral, imparator gibi insanlar fazla masraf etmemeli. Onlar halka örnek olmak durumundadırlar. Böyle olmazsa herkes israfa baslar, anladin mi?"
Ozanlar benden -erkek- kahramanlarin karsisinda diz çöküp merhamet dilenen bir kadin olarak bahsetti hep, diye tanıtıyor arka kapakta güneşin kızı Kirke kendisini. Ozanlar erkekler hatta kadınlar; güçlü, ne istediğini bilen kadın kahramanları hiç sevmez gerçekten. Tabi arkasinda onu koruyan bir erkek yoksa.. Kirke'nin yok. Annesi babası kardeşleri içinde bulunduğu titan gurubu olympos tanrıları Kirke'de bir tanrıça olmasına rağmen diger tanrıçalar gibi işve cilveyle hile hurdayla islerini halletmedigi icin, yaptiğı hatalardan pismanlık duyup telafi etmek istedigi merhametli olduğu icin hic sevmezler onu. Hatta cezalandirip sürgün ederler. Tanrıların dünyasında erdemli duygulara yer yok çünkü.
Başta yalvar yakar yardım dilenerek adasına düşen ölümlü denizcilerin Kirke'nin yalniz olmasını anlamalariyla degerli esyalarinı yagmalamak istemelerini ona tecavüz etme girişimlerini nefretle okudum. Ama Kirke kolay lokma değil. Babasi dahil diğer tanriların üzerinde kurduğu tahakkümü zekasıyla sabrıyla kaldırdı. Cok zor doğurduğu cok zor buyuttügü, Athena'nin katlinden korumak icin 16 yil cabaladığı oglunu sırf oglu istiyor diye Athena'nin korumasina verip italya diyarlarına kral eyledi. Daha neler neler yaptı Kirke. Ben onu sevdim kadın olarak var olma çabasını erdemli kalabilmesini merhametini sevdim.
Eğer sizde mitolojiyi kadın hikayelerini seviyorsaniz bu kitabı tavsiye ediyorum
Ben mitolojiden hic anlamam o kadar tanri kafami karistirir diyorsaniz yazarin kitabin arkasinda verdigi karakter dizini size çok yardımci olacak. Titanlara, olimposlu tanrilara, donemin ünlü ölümlülerine ve canavarlarina göz atıp başlayabilirsiniz.
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202133,8bin okunma
Sevgili Dost,
Aristo'nun tabiriyle, "Birbirlerine hoş ve faydalı
görünmedikleri gün birbirlerini artık sevmeyen," dostlarla ne işimiz var. Bizim, peygamberi ısırmasın diye ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan Ebu Bekir'imiz, suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan Ali'miz var. Son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabilerimiz var. Bizim, "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe
iman etmiş olmazszmz", "Sizden biriniz kendisi için sevdiğini Müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz", "Size aranızdaki sevgiyi artıracak bir şey söyleyeyim mi, selamlaşınız", "Hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın," diyen bir peygamberimiz var! "Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz," diyen Yunus'umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen Hallac-ı Mansur'umuz var.
Bizim, peygamberi ısırmasın diye
ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan EbuBekir'imiz,
suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan
Ali'miz var. Son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabilerimiz var. Bizim, "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe
iman etmiş olmazsınız", "Sizden biriniz kendisi için sevdiğini Müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz", "Size aranızdaki sevgiyi arttıracak bir şey söyleyeyim mi, selamlaşınız, "Hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın," diyen bir peygam-
berimiz var! "Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz," diyen Yunus'umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen Hallac-ı Mansur'umuz var.
"Sevgili Jean, Victor Hugo'nun, Balzac'ın ya da XIV. Louis'nin yaşadıkları yerlerde saygı
duruşunda bulunuyoruz, değil mi öyle?"
"Ama bunlar önemli kişilerdi, Mösyö Salomon.
Victor Hugo deyip de geçmeyin. Onları
düşünmek, onların anıları önünde saygıyla eğilmek doğal. Tarihsel kişilerdi bunlar!"
"Evet, ünlü kişileri herkes anımsar da hiçbir şey olamamış, ama sevmiş, umut etmiş, acı çekmiş kişilere kimsecikler aldırmaz.
Doğuşlarında hepimizin ortak hazır giysisini alçakgönüllülükle sırtına geçirip de son durağa dek çıkarmamış olanlara.
Bu deyim, bu hiçbir şey olmamış deyimi bile iğrenç, gerçek ve katlanılmaz bir şey. Kendi küçük olanaklarımın sınırı içinde, buna boyun eğemem."