Bu yazıyı iyi okumanızı tavsiye ederim. Ne yaparsan yap aşk ile yap !….
Hani mesleğin yahut zenaatin iyisi kötü olmaz, derler. Ben de, işin ciddisi yahut gayriciddisi olabileceğine inanmıyorum. Bence ciddiyet, işi benimseyiştedir. Yani bir iş o işi gören tarafından ciddiye alınıyorsa ciddidir, alınmıyorsa değildir. Bütün ömrünü karikatürcülüğe vermiş bir insanı, bir komedya yazarı olabilmek için kırk sene çile çekmiş bir adamı ciddiye almayacağız da, ilmi bir tartışmaya alay olsun diye karışıvermiş bir insanı mı ciddiye alacağız? Ortaya bir iş koyabilmek için varını yoğunu feda eden kişi, gördüğü iş ne olursa olsun, ciddidir. O iş bir karikatür olabilir, gülünçlü bir fikra olabilir, bir tekerleme olabilir, her şey olabilir. Yeter ki onu meydana getiren insan, o işin önemini anlamış, heyecanını duymuş olsun. Sahneye çıkacağı vakit tir tir titreyen bir komedya oyuncusu, çatık kaşlı insanlar karşısında bir konferans irad eden bir bilginden daha az ciddi değildir; en az onun kadar ciddidir.
Sayfa 159
Tarihte kimileri güzellik olgusuna ilahi doğasında, kimileri matematik dünyasında kimileri ise kendi inşa ettiği dünyasının dokusunda yer vermiştir. Kimileri de güzellik kavramını uyum ile sınırlandırmış kimileri de mutlak akıl ile ilişkilendirmiştir. Platon ise güzellik olgusunun iki türü olabileceğinden bahsetmiştir. Bu yaklaşıma göre bunlardan biri idea olan statik ve nesnel güzel, diğeri ise statik ve nesnel olmayan yani değişken güzeldir ama dünyadaki bütün güzellikler ise idea olan güzelin yansımasından ibarettir. Heiodos gibi bazı Yunanlı filozoflara göre ise güzelliğin kaynağı "kadın" olmuştur. Çünkü Yunan inancına göre Afrodit, bir güzellik Tanrıçasıdır. Güzellik Tanrıçası olmak, güzelliğin kaynağı olmak için yeterli bir sebep midir diye şu an aklınızdan geçiriyor olabilirsiniz fakat Afrodit, ölümsüz Tanrıların en güzeli olduğuna inanılan Eros “un annesidir. Bu sebepten güzelliğin kaynağı olarak Afrodit görülmüştür. Bazı Yunanlı filozoflar da bu görüşten yola çıkarak tüm kadınların güzel olduğunu, güzel olan her şeye güzelliğin, mutlaka kadının kendisinden sirayet ettiğini savunmuştur. Bence bu yaklaşım, doğru bir yaklaşım olmasa da yine de güzel bir yaklaşım olmasının yanı sıra anlamlı bir yaklaşımdır. Belki de “insanoğlu” bu bakış açısını günümüze taşımayı başarabilse idi bugün biz, kadın cinayetleri denilen şeyin ne olduğunu bilmiyor da olabilirdik.
Reklam
... çırpınışlar hasta bir ruha göredir; olgun, dengeli bir ruhun ilk belirtisi, bence, bir yerde duraklaması, kendi kendisiyle kalabilmesidir. "Birçok yazarı, her türden kitabı okumanın belirsiz, kararsız bir yanı olabilir mi?" diye de bir gözden geçir bakalım! Ruhunda sürekli olarak yerleşip kalacak bir şey elde etmek istersen, seçkin
Seneca, Lucilius'unu selamlar, Evet, öyle yap Lucilius, kendin için kazan kendini. Şimdiye değin senden zorla alinan ya da çalinan, boşa akıp giden zamanına sarıl, iyi kullan onu. Durum, emin ol, sana yazdığım gibi: Kimi zamanımız bizden zorla alınıyor, kimisi sinsice çalınıyor, kimisi de boşa akıp gidiyor. Umursamadığımız için uğradığımız
"Bence problemlerin asıl nedeni, sorunlarını henüz çözememiş bir coğrafyanın çocukları olmamız. Bu gün hala, bizden önceki nesillerin halının altına süpürdüğü sorunları çözmeye çalışıyoruz. Başka çareleri var mıydı? Bilmiyorum. Çözebilecekleri halde halının altına süpürmüş de olabilirler. Fark etmez. Bildiğim, bu gün çekilen acıları bu günün çocuklarının yaratmadığı. İçine doğmak, yani kader, tam da böyle bir şey."
Sayfa 375Kitabı okudu
Topu topu kaç yıl için geliyoruz dünyaya? Yetmiş, bilemedin seksen. Yani, aslına bakarsan dünya için de, şu dünyadan gelip geçen insanlık için de, evren için de hiçbir şeyiz. Göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçeceğiz. Ama yine de birbirimizi yiyoruz. Neden? Şu kadar basit bir geçersizliği kavrayamayacak insan var mıdır yeryüzünde? Bence yoktur.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.