Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Samsara
Samsara kelimesi Hinduizm'de geçmekte olup ölüm, yaşam ve ölüm döngüsünü anlatmak için kullanılmıştır. Yani, ölüp yeniden beden bulma bir nevi reenkarnasyon. Samsara belgeselinde herhangi bir diyalog bulunmamaktadır. Dünyanın çeşitli yerlerinden görsellerle izleyenlerin karşısında bulunmakta olan belgesel, tüm yorum ve düşünceleri izleyenlere
311 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Özgürlüğe Mahkum İnsan
Yaşadığı çağın en önemli filozoflarından biri olarak kabul edilen
Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre
aynı zamanda 1964 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi önemli bir edebiyatçıdır. 1945-49 arasında yazmış olduğu Özgürlük Yolları üçlemesinde, varoluşçuluk felsefesini İkinci Dünya Savaşı atmosferinde soluk almaya çalışan karakterleri üzerinden anlatır. Bunu yaparken edebiyatı
Akıl Çağı
Akıl ÇağıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20192,187 okunma
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
Pırıl pırıl bir mayıs sabahından tüm kitapsever dostlarıma mutlu günler kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum. AĞAÇLARIN GİZLİ YAŞAMI Ne Hissederler, Nasıl İletişim Kurarlar? Gizli Bir Dünyadan Keşifler Araştırma-inceleme türündeki kitap biz okurlarına orman ve ağaçlara dair farkındalık düzeyimizi arttıracak ve genel kültürümüzü
Ağaçların Gizli Yaşamı
Ağaçların Gizli YaşamıPeter Wohlleben · Doğan Kitap · 2024611 okunma
568 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
4 kitaplık bir serinin ilk kitabı Hyperion, yazarın anlatım dili,bilinmeyen bir evrene dair terminolojisi, kavramsal yapısı açısından okunması zor ve yorucu bir kitap olması yanında; zengin bilimkurgu içeriği, vurucu hikayeleri ve kurgusu ile etkilendiğim bir kitap oldu. Uzak bir gelecekte insanların "Büyük Hata" olarak adlandırdığı
Hyperion
HyperionDan Simmons · Pegasus Yayınları · 202163 okunma
246 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitabı öneren arkadaşıma çok çok teşekkür ediyorum. Konusunu, ne anlattığını hiç bilmiyordum açıkçası önerilere güvenip aldım elime.. Ancak tam da benim ilgimi çeken “Aborjinler” hakkında imiş. Bu aralar da hep bu konu üzerinde duruyordum, derslerde de, arkadaşlarımla da. Tabikii ben bu olaya tesadüf olarak bakmıyorum. (Zamanı gelmiş ki karşıma
Bir Çift Yürek
Bir Çift YürekMarlo Morgan · Klan Yayınları · 201923,4bin okunma
63 syf.
10/10 puan verdi
Esselamün Aleyküm Semerkand Aile Dergisinin 212. Sayısı da çok kaliteli ve zengin bi içeriğe sahipti. İçindeki konulardan bahsedeyim; Yapay zeka
Semerkand Aile - Sayı 212
Semerkand Aile - Sayı 212Semerkand Aile Dergisi · Semerkand · 04 okunma
Reklam
Güzel yapmak, güzel eylemek, güzel yürümek, güzel giyinmek, güzel yemek, güzel konuşmak en belirgin vasıflarıydı. Bu vasıflar, yapay, yakıştırılmış, eğreti durmuyordu onda. Bir zevkiselim hâlini, bir cemal duruşunu, bir tabiiliği ifade ediyordu. Güzellik duygusu onun her hâline yansıyordu. Arkadașlığı güzeldi. Yazdıkları güzeldi. Yüzü güzeldi. Hüznü ve yalnızliğı ve sükûtu bile çok yakışırdı ona. Bu güzellik hassasiyeti ve dikkati onu ihsanın özüne, merkezine yaklaştırıyordu. Yani Allah'ı görüyormuşçasına yaşama inceliğine. Çünkü biliyordu, Efendimiz buyurmuştu ki "Sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor." Dolayısıyla her an O'nunla birlikte olma şuuru onu, bütün yapıp ettiklerini en güzel șekilde yapma rikkatine götürüyordu. Hayatı seviyordu. Varlığa muhabbetle bağlıydı. "Ay dehşet, göğe bakın." diyordu. Bir çiçeği, bir böceği, bir ağaç, bir çocuğu (en çok da bir çocuğu), bir kediyi hayranlıkla izleyebiliyordu. Etrafını heyecanla, çoğu zaman dışarıya taşmayan bir iç coşkusuyla seyrederdi. Bundan dolayı aynı yolu sıkılmadan defalarca yürüyebilir, aynı sokaktan yüz defa geçebilirdi. Yaratılmış olana duyduğu bu yüksek muhabbeti de her diri tuttuğu hayreti sayesinde koruyabiliyordu.
Gölgelerin Arasındaki Işık (AI)
Bir gece, Ay'ın ışığıyla aydınlanan eski bir ormanın derinliklerinde, Elara Beypazarı yalnızca yıldızların göz kırptığı gökyüzünü izlerken, ansızın bir huzursuzluk hissetti. Orman, sanki nefesini tutmuş, bir şeyin gerçekleşmesini bekliyormuş gibi sessizleşmişti. Elara Beypazarı'nın etrafında, zamanın ve mekanın ötesinden gelen, eski bir
gecenin,  rayların, gözlerin şerrinden ona sığındım. olmadık yerde insanın canı tutar uzakları çeker diye korktum uzaklardan ona sığındım. şehrin karanlık bir ağzı var, kaldırımlar boyunca evleri, otomobilleri, kafeleri, yapay çiçekleri çiğneyip tüküren ağzı beni de çiğner tükürür dedim ona sığındım. o kadar çok sığındım ki bir ağaç kavuğunu andıran dalgınlığından başını çıkarıp "yeter," dedi, "yeter tanrı'ya bu kadar sığınsaydın ererdin." tabi onun böyle ansızın çıkışları beni yıldırmaz. onun yeter deyişinde bir yetmez, git deyişinde bir gitme vardır. 
“Öz Savunma”
Ben Gül teorisi diyorum.Güz üzerine düşündüm.Gül,kendini korumak için diken çıkarıyor.Bir Gül’ün bir bitkinin bile özsavunması vardır.Özsavunma için doğaya, tabiata bakmak bile yeterlidir.Bir Gül kadar bile kendimizi özsavunmaya hakkımız yok mudur? Özsavunma kutsaldır.Hatırlıyorum küçükken bizim köyde ihtiyar bir amca vardı, diyordu ki biz kuru
180 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.