Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Birçokları anlamayacak olsa da anlatmak zorunda olduğumuz, gecemizi gündüzümüze katarak insanlara hatırlatmakla yükümlü olduğumuz şeyler var. Her ne kadar menfi duyguların coştuğu bir hengâmda, akıl ve analiz gözden düşse de bir okuyan, bir lahza olsun üzerine düşünen birileri olur diye anlatmamız gereken şeyler var. Zira menfi galeyan, tarih
Kendini keşfetmemiş kendi ile yüzleşmemiş travmaları ile hâlâ uğraşan ve sürekli kendini sofist sanıp dünyayı kurtarma amacı güden insanlar size şifa veremez. Onlar sizin bu hayattaki sınavınız. Büyük ihtimalle bu insanlara takılı kalacaksınız. Asamayacaginiz şeyler olacak. Durun ve kalbinize sorun. Yaratıcı kim ve bu insan niye karşımda duruyor ?
Reklam
“Sen şehvete Aşk ismin vermişsin onun ne olduğunu bir bilsen…”
Mevlana, “Sen şehvete Aşk ismin vermişsin onun ne olduğunu bir bilsen…” der. ''Aşkın olan''da aşkı arayan Mevlana bedensel hazla aşk arasındaki ayrımı koyan en üst çizgiyi temsil eder. Aşkınlık arayışı insanlık açısından ne kadar kadim bir mesele ise bedensel haz arzusu da o kadar gerçektir. İslam düşüncesinde metaforik çerçeveyi de aşan bir kavram olarak aşka yüklenen müteal anlam insan, varlık, yaratıcı sorusundan bağımsız ele alınmamıştır. Akif Emre
Bilinçli yalnızlık, yaratıcı yalnızlık halini aldığında bambaşka bir yaşam deneyimi elde edilir. Yaratıcı yalnızlık çok özeldir. İçinde dinginleşme, dinlenme, derin düşünme, üretme, yaratma ve ilham barındırır. Düşünsenize Dostoyevski evine hiç girmeyen bir adam olsaydı, yoğun bir iş hayatı olsaydı, gecesi gündüzü kalabalık geçseydi, gündüz toplantılar akşam partiler... Dinlenmek için beş dakika bile ayıramıyor kendine, tam bir işkolik, gerçek bir sosyal kelebek, telefonları hiç susmuyor, sürekli internette içerik üretiyor, paylaşımlar yapıyor, videolar çekiyor, sizce Suç ve Ceza ne ara ve neden yazılacaktı ki? Karamazov Kardeşler'i kim düşünecekti? Ecinniler kimin aklına gelecekti? Bütün bu büyük eserler, derin bir düşünmenin, yalnızlığa çekilmenin, içe dönmenin ve yaratım sürecinde stres yapmadan acele etmeden durabilmenin, bu süreci yönetebilmenin bir sonucu değil mi?
Mezara doğru yürürken, rüzgar pelerinini hafifçe omuzlarından aldı ve yere düşürdü. Umursamadan, sevdiğini gömdüğü toprak üzerinde büyüyen o garip ağaçtan gözlerini ayırmadan mezara doğru yürümeye devam etti. Ağacın yanına geldiğinde hasretle elini kaldırdı, dokunmak istedi lakin ellerindeki kanı, lekeleri fark etti ve dokunmaktan hayâ etti.
Huzursuz
Kalbimizin derinliklerine baktığımızda hepimizin istekleri benzerdir: Ciddiye alınmak isteriz. Önemli olmak isteriz. Kendi yaratıcı süreçlerimizin peşinden koşacak kudrete ve özgürlüğe sahip olmak isteriz. Çevremiz tarafından sayılmayı, başarılarımızın onaylanmasını isteriz.
Reklam
Nabi
Zihî sâni’ ki eyler berg-i tut u kirm-i bed-bûdan Libâs-ı iftihâr-ı şehriyârân atlas u dîbâ. Ne güzel bir yaratıcı ki dut yaprağından ve kötü kokulu bir kurtçuktan şahların övündüğü atlas ve diba kumaşını yapar.
German Guzman Campos
Nonkonformizm başkaldırının, direnişin birinci aşamasıdır. Nonkonformist, çevresinde olan-bitenle çelişkiye düşen, bunları kendi anlayışına sığdıramayan ve akılcı bulmayan insandır. Bu yüzden de, gerekçeler ister, sorularına yanıt arar ve yaratıcı çözümler için uğraşır. Nonkonformist duygusal olmaktan çok gerçekçidir, pragmatist yaklaşımlardan çok, köklü çözümlere yönelir, olumsuzluk yaratmaktan çok, sabırsız ve ısrarcıdır, düşüncelerinin yankı bulmaması durumunda radikal kararlar alabilir. Ignazio Silone, "insan ruhunun yaratıcılığı üzerinde oluşturulan baskıyla doğru orantılıdır" demişti. Nonkonformist, hakim sınıfların, gerçeğin ortaya çıkmasını önlemek için, binbir bahane ile yürüttükleri her türlü oyalama taktiğine karşı, gerçeğin anlaşılması içın kararlı bir biçimde karşı koyandır. Hakim sınıflar ise her zaman, "ihtiyatlı" olmak zorundadırlar. Bu formüle dayanmalarının esas nedeni, aslında içinde bulundukları o çekilmez bayağılığı, gizlemek içindir. içindir.
“güzellik değil de manalı bakışlar, kelime haznesi geniş tatlı bir dil, nazik davranışlar silsilesi, entelektüel birikim, kendini yetiştiren insanlarda bulunan o asil davranışlar, parlak bir ufuk, yaratıcı bir zeka ve dolu dolu yaşamayı ilke edinmiş maceraperest bir ruh önemli.”
Reklam
Nurullah Ataç kelime ürettiğinde, onun yaratıcı düşüncesine karşı üç maymunu oynayanlar, uydurukçacılıkla yaftalamıştı Ataç'ı... Halbuki, kendileri asırlık hafızamızla iktifâ etmeyi, dilde üstâtlık saymaktan çekinmediler...
Deli olduğumu söylüyorlar. Ama aynaya baktığımda ne görüyorum? Bana bakan adam pek çok şeye benziyor ama bir deli değil. Bazen bir ozan görüyorum. Bir de felsefe görüyorum. Bilgiyi elde etmek, kullanmak ve onu gerçeğe uygulamak. Bir girişimci mutlaka vardır. Yaratıcı bir şekilde yaratıcı çözümler bulmak ve bunları takip etme isteğine sahip olmak. Belki tarhana gibiyim. Benzersiz bir şekilde dizilmiş malzemelerin karışımı, Yine de bir arada mükemmel bir karışım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.