Burada kendi zamanında varsın. Sadece. İşte bunu fark etmek büyük bir güçtür. Odaklarını buna göre belirlemek, şimdi ve burada olmanın hakkını vermek yaşamın anahtarlarından biridir.
Rolünün hakkını vermek şartıyla...
... ancak kendi yaşamımızın seyircisi haline gelirsek yaşamın derdinden, kederinden kurtulabiliriz.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Acını hakkını vererek yaşarsan daha sonrasında izlerini taşımak zorunda kalmıyorsun. Mühim olan yaşanan ne olursa olsun duygunun hakkını vermek, gerektiğinde yas tutmak, gerektiğinde neşeli olmak, gerektiğinde acı çekmek, bazen hüngür hüngür ağlamak, bazen günlerce yataktan çıkmamak, bazen boğazına iki lokma atacak gücü kendinde bulamamak. Ama o an ne gerektiriyorsa onu yaşamak, yaşanan ne olursa olsun ertelememek, halının altına süpürmemek. Yas tutabilmek de dengeli bir yaşamın parçası.
“Sevdiğin birini kaybetme acısının da hakkını vermek gerekir bu hayatta.” Özünde yaşamın hakkını vermekten bahsediyordunuz; acısıyla, tatlısıyla… Esin Aydemir Kasa
Sayfa 85 - KKKitabı okudu
Ancak hakkını vererek yaşarsan daha sonrasında izlerini taşımak zorunda kalmıyorsun. Mühim olan yaşanan ne olursa olsun duygunun hakkını vermek, gerektiğinde yas tutmak, gerektiğinde neşeli olmak… yas tutabilmek de dengeli bir yaşamın parçası
Yaşamın iki amacı vardır: a. yaşamak (yaşamda kalmak) b. iyi yaşamak (yaşamın hakkını vermek) Şehir kültürü ikinci aşamada ortaya çıkar.
Reklam
neden bilmiyorum, kimse imkânsızı aramıyor, aratalım. kimse daha fazla çalışmak istemiyor, anlatalım. âşıklardan bahsetmiyor artık filmler, güzel şeyler yazmıyor kitaplar, boyundan büyük sözler söylemek yok, yasak, düştükten sonra ayağa kalkmak yok, birbirine tutunmak, bir mücadeleyi mutlu sonla bitirmek yok, yitirdiklerinden güç alıp yoluna devam etmek, yıllarca ayrılık acısı çekip sonunda kavuşmak, yok. bir işte ustalaşmak, sabırla dövmek demirini tezgâhta, sabırla beklemek dükkânını karda kışta, her bir satırını dikkatle okumak eline aldığın kitabın, bir hediyeyi ağırlamayı bilmek, hakkını vermek yaşamın yani, yok.
Yaşanan ne olursa olsun duygunun hakkını vermek, gerektiğinde yas tutmak, gerektiğinde neşeli olmak, gerektiğinde acı çekmek, bazen hüngür hüngür ağlamak, bazen günlerce yataktan çıkmamak, bazen boğazına iki lokma atacak gücü kendinde bulamamak. Ama o an ne gerektiriyorsa onu yaşamak, yaşanan ne olursa olsun ertelememek, halının altına süpürmemek, yas tutabilmek de dengeli bir yaşamın parçası.
"Ne yapalım? Tüm insanları sevgiyle kucaklayabileceğimiz çağın gelişini çabuklaştırmak için insandan nefret etmemiz gerekiyor. Yaşamın akışını engelleyen, rahat yaşamak ya da onur kazanmak için para karşılığında başkalarını satan kimseleri yok etmek gerek. Haklıların yolu üzerinde eğer onları ele vermek için bir hain bekliyorsa ve eğer onu yok etmiyorsam, benim de bir hainden ne farkım kalır? Hakkım yok mudur onu yok etmeye? Ya onlara, efendilerimize ne demeli? Salt güven içinde, rahatları bozulmadan yaşayabilsinler diye, askerlere, cellatlara, hapishanelere, zindanlara ve utanç verici her türlü rezilliğe sahip olacaklar, öyle mi? Ne yapalım, bazen de ben onların sopasını elime almak zorunda kalabilirim işte. Geri çevirmem, alırım sopayı. Bizleri onlarla, yüzlerle öldürüyorlar... Bu, kolumu kaldırıp bir düşmanın kafasına indirme hakkını verir bana. Bana en çok sokulan, tüm ömrümü adamış olduğum davaya en çok zarar verebilecek olan kimsenin kafasına... Yaşam böyle işte... Ben yaşama karşı savaşım veriyorum, istemiyorum bunu yapmak. Çünkü düşmanlarımın kanı verimli değildir, hiçbir şey yaratmaz. Bizim kanımız sağanak gibi toprağı sulayacak ki hakikat boy versin; onların kanı ise çürümüştür, iz bırakmaksızın silinir gider. Bunun böyle olduğunu da bilirim. Ama gerekli olduğunu görürsem cinayet işlemeyi üstüme alırım, adam öldürürüm! Çünkü yalnız kendi hesabıma yaparım bunu... İşleyeceğim cinayet benimle birlikte mezara gider, geleceğe tek leke bile sürmez, benden başka kimseyi, hiç kimseyi kirletmez!.."
Sayfa 158 - Yordam EdebiyatKitabı okudu
56 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.