Yıllar önce sosyal demokrat bir politikacı bir gün Yaşar Kemal'e milletvekilliği önermiş.
"Gelin" demiş, "sizi önce milletvekili, sonra da kültür bakanı yapalım!"
Yaşar Kemal "iyi ama bu halk beni seçmez, oy vermez!" diye cevaplamış politikacıyı.
İyice şaşıran adam "Neden?" diye sormuş.
Yaşar Kemal "Ben bu halkı hiçbir kötülük yapmadım ki beni seçsinler" demiş. "Onları ne sömürdüm, ne hakaret ettim, ne ekmekleriyle oynadım, ne geleceklerini kararttım. Bana niye oy versinler ki?"
Yaşar Kemal, elbette çocukluktan beri ismini duyduğumuz efsanevi bir yazar. Fakat benim bu güne kadar elime almak nasip olmamıştı. Geç kalıp kalmadığım muhabbetini yapmayacağım. Sonuçta zaman bir illüzyondur. Şu anki aklınız ile şu an vardır. Tüm hayat bu ikisinin çekişmeleri üzerine konuludur.
Yaşar Kemal ise, yine konudan devam edelim, zaman
| Serinin son kitabı olan İnce Memed 4 eserinin yorumu ile merhaba. Koskoca bir seriyi bitirdiğim için hem mutlu, seriden ayrıldığım için de hüzünlüyüm. Bu iki duyguyu beraberinde yaşamak güzel ama yine de buruk bir tadı var..
| İnce Memed bizlere kısaca anadolunun her bir karışını, insanıyla beraber köy ve kasaba arasındaki farkı ilmek ilmek
Sabahattin Ali'nin öğretmen okulundan mezuniyeti sonrası Almanya'ya eğitim için gönderilmesiyle başlıyor hikaye. Burada geçirdiği süre boyunca siyasi, kültürel & sosyal birçok yeni şeyle karşılaşmış, 21 yaş itibariyle kaleminin de gücünün farkına vararak bazen hırsla bazen kibirle bazen de alayla yazmaya daha cesur devam etmiş.
İlk
"Köroğludur ki, delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu, bize bu dünyada iş kalmadı, demiş, kıratı salivermiş, kendisi de gitmiş kırk ölmezlere karışmış."
Ben ne bileyim kızım, dedi, hep böyle söylüyorlar. Deli Durdudan sonra Memedin adı söyleniyor. Ünü sardı dört bir yanı. İnce Memed diyorlar da bir daha demiyorlar. Ben ne biliyim kızım? Ben de elin yalancısıyım. Abdi gavuru Memedi böyle duyunca, bir ay kadar evinin yöresine her gece dört beş tane nöbetçi koydu. Köylüler diyor ki, dışarda beş tane silahlı nöbetçi beklerken, içerde gene korkuyor, sabahlara dek gözlerine uyku girmiyormuş. Evin içinde dolanıp duruyormuş. Sonra, evine Asım Çavuş gelmiş, İnce Memedi takip ettiğini söylemiş. Bu dağlar, İnce Memed gibi bir eşkıya daha görmedi, demiş. O olmasaydı, ben Deli Durdu çetesini darmadağın ederdim, demiş. Bunun üstüne, Abdi Ağa başını aldı, köyden gitti. Kimi diyor ki kasabada oturuyor, kimi diyor ki aşağı Çukurova köylüklerine inmiş. Kimi de Ankaraya, büyük hükümete kaçmış diyor. Yani Abdi Ağa Memedden kendisini saklıyor. Ben de Abdi Ağa köyde yokken gül kızıma gideyim, dedim. Yaa gül kızım işte böyle...'
Bunları anlatırken yüzü rahat, gülümser gibiydi. Bitirince, yüzü yemyeşil, ölü yeşiline kesti. Boğulur gibi bir hal aldı. Memedin eşkıya oluşuna Iraz da, Hatçe de sevinmişti. Göz göze geldiler. Gözleri konuştu.
PKK ne istiyor?
HDP nasıl bir çözüm talep ediyor?
Veryansın Tv'de okudunuz, HDP Milletvekili İmam Taşçıer, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Kürt sorununu HDP'yle Meclis'te çözebiliriz" açıklamasına yanıt vermiş. Aslında bildiğimiz, fakat hatırlamadığımız şeyleri söylemiş. Demiş ki İmam Taşçıer, "Muhatap
Yıllar önce sosyal demokrat bir politikacı, Yaşar Kemal'e milletvekilliği önermiş.
"Gelin" demiş, "sizi önce milletvekili, sonra da kültür bakanı yapalım!"
Yaşar Kemal "iyi ama bu halk beni seçmez, oy vermez! diye cevaplamış politikacıyı.
İyice şaşıran adam "Neden?" diye sormuş.
Yaşar Kemal "Ben bu halka hiçbir kötülük yapmadım ki beni seçsinler" demiş. "Onları ne sömürdüm, ne hakaret ettim, ne ekmekleriyle oynadım, ne geleceklerini kararttım. Bana niye oy versinler ki?"