Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
En son hangi sözler üzerine dalıp gittiğimi, düşündüğümü hatırlayamıyorum. Ben mi hızlıyım zaman mı, bir şeyler çok çabuk olup bitiyormuş gibi. Saçma. Bir tane tanelik, bir sâkinlik, bir yavaşlık lâzım.
Kuru Otlar Üstüne
Nuri Bilge Ceylan filmlerini izlemek zor olarak bilinir ama bu sefer hiç de öyle olmuyor. Diyalogların doğallığına takık olan yönetmen bazen izleyiciyi boğabiliyordu. Yavaşlık ve genelde rüzgarda savrulan otların ,yaprakların uzun uzun gösterilmesi sıkabiliyordu.Bu sefer gerçekten her diyalog doğal ve tartışmalarda genelde tek taraf ağır basarak haklı değil.Tacizle suçlanan öğretmenin yaşadığı gerginliği hissedebiliyor insan .Ben gerçekten çok beğendim.
Reklam
elim ayağım taşıma düşman beğendirmekle geçirdiğim o günlerde ben iyiyim de kalbim delik ben iyiyim de burası doğu ben iyiyim de çevrem kötü diye tarif edildiğim her yerde bu farz dedim bu farz bu kesmediğim şeyleri uzatıyorum sanmanızdaki uzun kusur bu kalbinizin kenarındaki yavaşlık cümlelerimi yarım beni duman eden her neyse onun adına bu nasıl mümkün ki önce gözlerimden başladım ben konuşmaya akşamını gördüm dünyanın merak kuşku ve bekleme yerlerini hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah kırıldı dünya soğuktur diye yazdığım o kalem o ayna gördüm nereye gitsem ben dik gölgem kamburdu bu dünyada
Başımdan geçenle aklımdan geçenin karıştığı bu dünyada, madem günde beş vakit kalkıp sana baktım, madem dünyanın bu kadar sabahını ben uyandım, ben uyudum bu kadar uykusunu. Doldurduğum rüzgarla üfleyeceğim sözlerimi, diyelim fena, diyelim feci. tamam olmak küfür tamam etmekse, haşa. Bir ömür ağrıma gitse de dünyadan oluşmuş harfler, yarım dalgın ve kusurlu geldim buraya. Ben iyiyim de kalbim delik. Ben iyiyim de burası doğu. Ben iyiyim de çevrem kötü diye tarif edildim her yerde. bu kesmediğim şeyleri uzatıyorum sanmanızdaki, uzun kusur. Bu kalbinizin kenarındaki yavaşlık.. cümlelerimi yarım, beni duman eden her neyse. Günde beş vakit kalkıp sana döndüm Dünyanın tüm bekleme yerlerini gördüm.
Gelecekten kurtulmuş bir insan için korkacak bir şey yoktur. (M.KUNDERA / Yavaşlık)
"Ruhları ele geçiren bir istila karşısındayız ve elimizde savaşmak için kadim insanlık değerlerinden başka bir silah yok. Kibre karşı tevazu, sığlığa karşı derinlik, bencilliğe karşı diğerkâmlık, hıza karşı yavaşlık, yalnızlığa karşı yarenlik, som akla karşı gönül."
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Reklam
Modern yaşamın üretmiş olduğu makineler nasıl ki insan yaşamını kolaylaştırıyorsa, doğadan ayrı bir tarihe- doğa tarihsizdir çünkü tarihi bilinci yoktur- sahip olan insan nasıl ki doğadaki renkliliği kaçırıyorsa, makinelerin zaman ve hız ile olan ilişkisi insanı, doğadaki renkli ve çeşitli olanaklardan o ölçüde ayırır. Modern yaşamın zamansal hız oranıyla olan ilişkisi, insanlar arasındaki yaşamsal yönelimin eylemsel pratiğini de belirler. Örneğin kitap okurken artık ona mesai harcamak nafile bir çaba olarak görülür. Çok kitap okumak, anlam çabasıyla paralel gitmez; çünkü amaç anlamak değil, fazla biriktirmektir. Bir diğer sorun insanların sürekli meta biriktirmesinin onu güvende hissetmesi ile bağlantılıdır. Ne kadar meta biriktirirseniz, uğraşınız ve zahmet etme çabanız o ölçüde azalır, diye bir düşünce hakim olur. Ne kadar çok kitap okursanız o kadar bilgili olursunuz, demek gibi bir şeydir bu. Halbuki okumak, haz uğraşının ve boşluk hissini doldurmanın yanında, anlamı ve hakikati yakalama çabasına denk gelir. Kitaplar yolu simgeler, yolun nerede başladığı veya bittiğinin önemi yoktur. Anlam çabasına denk düşen bir zamansal dizin, bir hız yarışı diye bir denklik söz konusu değildir. Okumak çaba gerektirdiği gibi, sabır ve yavaşlık gerektirir. Hızlı okuma teknikleri de bu nedenle nafile bir çabadan ibarettir. Amaç çok kitap okumak değil, okunan eserler üzerine düşünmektir. Hızlı koşan biri etrafını iyi seçemez, tıpkı uçağa binen birinin yeryüzünü net biçimde görememesi gibi.
İSLAM BİLGİNLERİ OKULDA NEDEN ÖĞRETİLMEZ?
Bizim öğrenciler 1665 yılında Newton’un başına bir elma düşmesiyle yerçekimini bulduğunu sanır ama Hazini’nin 1118 yılında “her cismi yer kürenin merkezine doğru çeken bir güç vardır” ifadesini ve bu alanda yaptığı çalışmaları pek bilmez. Mizan-ül Hikme (Hikmet terazisi) adında geliştirdiği hassas bir terazi ile maddelerin özgül ağırlıklarını
"Ruhları ele geçiren bir istila karşısındayız ve elimizde savaşmak için kadim insanlık değerlerinden başka bir silah yok. Kibre karşı tevazu, sığlığa karşı derinlik, bencilliğe karşı diğergamlık, hasede karşı dayanışma, hıza karşı yavaşlık, yalnızlığa karşı yarenlik, son akla karşı gönül." Kemal Sayar
399 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.