Kudüs, Halife Ömer zamanında 638 yılında İslam devleti tarafından alınmıştır. 7. ve 8. yüzyıllarda Indüs'ten Pireneler'e uzanan görkemli bir imparatorluk kuran Araplar, en parlak zamanlarını 809 yılında ölen Halife Harun Reşid zamanında yaşamışlardir. 10. yüzyıllarda uygarlıklar gelişmeye devam etse de siyasal olarak İranlılara ve Türklere karşı
Yavuz Sultan Selim henüz şehzadeyken İran şahı Şah İsmail ile satranç oynar ve o güne kadar Şah İsmail' i yenen ilk kişi olur. Osmanlı şehzadesi olduğunu bilmeyen Şah İsmail Yavuz Sultan Selim' e bir kese altın verir ve bundan sonra başı ne zaman sıkışırsa yanına gelmesini tembihler ... Yavuz Sultan Selim de bunun üzerine şu sözleri söyler:
*****************************
Sanma şâhum herkesi sen sâdıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mı sandun belki ol agyâr olur
Sâdıkâne belki ol âlemde dildâr olur
Yâr olur, agyâr olur, dildâr olur, serdâr olur.
Bugünkü Türkçesiyle:
Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma
Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur.
Ama sözlerin taşıdığı anlamdan daha da ilginç olanı biçemi…
Bir de yukarıdan aşağıya okuyun ve nasıl okursanız okuyun hep aynı anlam çıkıyor buda bir zeka örneğidir.
İskender Pala
“Bu bab, Erdebil yakınlarında bir yerlerde yıldız toplayan çocuğun sevgiyle tanışması beyanındadır.” diye başlıyor bütün hikaye… Bakmayın adının
Şah ve Sultan olduğuna; baştan sona bir sevgi arayışı, baştan sona bir sevgi
İskender Pala'nın güzel anlatımlı kitaplarından birisidir. Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim'i anlatıyor. Ve Çaldıran da olan muhabereyi adım adım nasıl başladı nasıl gelişme oldu ve nasıl sonuçlandı bunu yaşatarak anlatıyor. Ve Şah İsmail'in eşi Taçlı Begüm'ün güzelliği onunla ilgili hayatın bir kısmını da anlatıyor. Sevginin ne olduğunu aslında Sevgi neydi ? Gibi sorunlarla anlatırken aynı zamanda düşündüren bir kitap . Kitap tarih açısından okunması gereken bir kitap . En kısa şekilde özetlemeye çalıştım :) Kitabın genel konuları bu şekilde.
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,6bin okunma
Merhaba arkadaşlar. Daha önce Abum Rabum adlı İskender Pala kitabını okumuş ve çok memnun ayrılmıştım kitaptan. Şah ve Sultan kitabı da 2010 yılında çıkan ve çıktığı gibi çok satanlar listesine giren bir eser. Öyle ki 2010 yılında çıkıp aynı yıl en çok satan kitap olma özelliğine sahip olunca da gerçekten güzel miymiş yoksa popülerlik mi derken merak ettim başladım.
Yavuz Sultan Selim ve belalısı Şah İsmail arasındaki mücadele ile aynı zamanda halen gündemde olan ve uzun yıllar da bitecek gibi gözükmeyen, kimi güçlerin tabiri caizse ekmeğine yağ süren, Sünni - Şii çatışmasını da detaylı bir şekilde gözler önüne seriyor. Hoşunuza gitsin gitmesin, kendini okutmayı da başarıyor.
Eh, ne diyor Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya;
“Ağlasın taşlara kapanıp tarih:
Selimler gelir de Yavuzlar gelmez,
Kağanlar, hakanlar, başbuğlar doğar;
Cengizler, Gaziler, Oğuzlar gelmez!”
Yavuz Sultan Selim gibi iyi bir devlet adamını, İslam’ın kurtarıcısı ve halifesini, bu kahraman askeri değil yermek, kötülemeyi düşüneni kendi tabularına gömeriz. Herkes liderleri hatırlar ama kimse ikincileri anımsamaz. Her zaman liderlerimize saygımız oldu, ruhları şad olsun.
Beğenceğinize inanıyor, keyifli okumalar diliyorum..
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,6bin okunma
Nasıl bir kitaptı nasıl bir serüvendi, ben neredeydim, şuanda neredeyim hala aklım allak bullak.
Sultan ah'dan öldü Şah kara sevdadan. Hangisi daha çok sevmişti ?
Kamber Can sevginin ne demek olduğunu bulmuş muydu ? Peki amcasının ona yaptığı kötülük sevgiye sığar mıydı ? Bu sorular içinde az önce kapattım kitabın kapağını.
Etkisinden uzun süre kurtulamayacağım bu doğru, bir serüvenin bir zamanlar içinde yolculuğun daha sonuna geldiğim için üzgünüm elbette. Kitap gerçekten çok uzundu, içerisinde çok fazla karakter vardı. Orada burada, evde işte, dağda bayırda okuyup bitirdiğim bu kitap, onu okumak için girdiğim bütün zahmetlere değerdi şüphesiz.
Peki tüm bunlar gerçek miydi ? Büyük Sultan, Yavuz Sultan, Selim.. Şah Sultan, Kıble-i Alem Şah Efendi, Şah İsmail, Hatai..
Allah teala günahlarınızı bağışlasın.. Dünya sizler gibisini görmez bir daha.
Tavsiye ediyor muyum ?
Hala yerinizde durmanız hata, hemen bir kitapçıya koşun.
Okuduğum ilk İskender Pala kitabıydı. Doğrusu büyük emek, büyük cesaret..
Teşekkürler İskender Pala, Allah ömrüne bereket versin..
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,6bin okunma
Devlet başta olmazsa, kuzgun leşte olur.
O vakit ne ana kalır ne bacı, ne kızlar kalır ne kızanlar, ne kardaş kalır ne soydaşlar, ne yâr kalır ne yâranlar...
Tastamam millet gider; hepsinden evvel din gider, soy gider, ar gider, ırz gider!"
Şah İsmail..
bir sünni tarikatın şeyhiydi; Safeviyye. Bu, geniş bir coğrafyaya yayılmış, gayet
Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı öncesi yazdığı mektupta Şah İsmail'e şu sözlerle gözdağı vermişti:
"Fakat kötü hallerine devam ettiğin takdirde, zulümle kararttığın yerleri ışığa kavuşturmak ve senin elinden almak üzere yakında geleceğim..."
Kitap genel anlamda Kamber Can isimli kişinin ağzından anlatılmaktadır. Kitap Kamber ile başlayıp yine Kamber ile bitmektedir. Kamber, Babaydar isimli birinin yanında kalmaktadır. Babaydar ona hem annelik hem babalık yapmaktadır. Zaten Kamber de Babaydar'a hep baba diye hitap eder. Babaydar her zaman Kambere Şah İsmail’in çok iyi bir insan
Eser’in evvela bilimsel bir usule riayet edilerek bilimsel nitelikte vücuda getirilmediğini; tarihi bir hadisatı aktarmaktan çok bir ideolojiye (siyasal islam) hizmet etmek için telif edilmiş olduğunu ifade etmek mecburiyetindeyim.
Doğal olarak ısmarlama bir eser olarak bir çok tarihi hadiseyi çarpıtarak ve çoğu aktarımında anakronik hatalar