Soruyu yanttlayan kadin, insanin sürli bir noktasin yakalamist. "Nasil öldürürsünüz?" sorusuna verdigi yanit suydu: "Umutsuzlukla öldürürum." Anketi yapan burada calismanin digina gilmist. Ozel bir so. ru sormaktan kendini alamamisti. Sorusu suydu: "Umutsuzlugun öldürücü oldugunu nerden biliyorsunuz?" Yanit daha ilginçti: "Yillarca önce ben Öyle öldürüldum." Yazinin burasinda durmusum. Bir süre kimbilir neler düsün-dügümü, düsüncelerimin nerelerinde oldugumu unutup öyle kal. misim. Sanki bu test sadece bu soru ve bu yanit için yapilmis gibiydi. Sanki bu yazi sadece bu satirlari okumam için yazilmis gibiydi. Bu yaniti veren kadinin bir romanci olmasini, öykücü olmast-mi, denemeci olmasini, sair olmasini ne kadar isterdim. Sadece bu konuyu anlatmalydi. Bu konuyu anlatan bir kitap yazmaliydr. Belki bu satirlant okuyan birisi böyle bir kitap yazar di- ve umuvorum. Öylesine heyecanlanmisim. "Umutsuzlukla bir insani öldürmek." Ya da, "Umutsuzlukla insanları öldürmek." "Umutsuzlukla bir kusagi öldürmek." Hepsi olabilir. Sözde act bir hayat deneyimi vard: "Villarca önce ben böyle öldürüldüm." Bu sözlerde bir insanin sessiz sedasiz yasadig, nasil bir trajedi olmalydi? Belki de aramizda yasayan nice insan yillar boyu böyle öldürülmüştü.