Soruyu yanttlayan kadin, insanin sürli bir noktasin yakalamist. "Nasil öldürürsünüz?" sorusuna verdigi yanit suydu: "Umutsuzlukla öldürürum." Anketi yapan burada calismanin digina gilmist. Ozel bir so. ru sormaktan kendini alamamisti. Sorusu suydu: "Umutsuzlugun öldürücü oldugunu nerden biliyorsunuz?" Yanit daha ilginçti: "Yillarca önce ben Öyle öldürüldum." Yazinin burasinda durmusum. Bir süre kimbilir neler düsün-dügümü, düsüncelerimin nerelerinde oldugumu unutup öyle kal. misim. Sanki bu test sadece bu soru ve bu yanit için yapilmis gibiydi. Sanki bu yazi sadece bu satirlari okumam için yazilmis gibiydi. Bu yaniti veren kadinin bir romanci olmasini, öykücü olmast-mi, denemeci olmasini, sair olmasini ne kadar isterdim. Sadece bu konuyu anlatmalydi. Bu konuyu anlatan bir kitap yazmaliydr. Belki bu satirlant okuyan birisi böyle bir kitap yazar di- ve umuvorum. Öylesine heyecanlanmisim. "Umutsuzlukla bir insani öldürmek." Ya da, "Umutsuzlukla insanları öldürmek." "Umutsuzlukla bir kusagi öldürmek." Hepsi olabilir. Sözde act bir hayat deneyimi vard: "Villarca önce ben böyle öldürüldüm." Bu sözlerde bir insanin sessiz sedasiz yasadig, nasil bir trajedi olmalydi? Belki de aramizda yasayan nice insan yillar boyu böyle öldürülmüştü.
Karşı tarafın söylediklerimizden çok söyleyiş Şeklimiz ve beden dilimiz etkiliyor.
.
Dürtüler kendini eylemle ifade etmek isteyen duygulardır dürtüsüzlük insanı tembelliği acizliğe ve Yalnızlığa iter dürtülerin aşırı ifade edilmesi ise acımasızlığa başkalarına kötülük yapmaya aceleciliğe sabırsızlığa alçakça olarak bilinen davranışlara sebep
Biraz küfür, bir miktar mugaleta, bir hayli yalanla ve jurnalcilik ruhu ile yazılan cevabınızı okudum. Zaten sizden daha başka türlü bir şey ve daha merdane bir hareket ummadığım içim hiç şaşmadım. Bir edebiyat hocası diliyle değil, bir gazeteci sövüşkenliği ile yazarak benim gazeteciler hakkındaki fikirlerimi de teyit ettiniz.
Meşhur olmayı
Bizim devlet geleneğimizde merkezi otorite kontrolü kaybettiği bölgelerde nüfus değişimi yapar hep. Zorunlu göçe maruz bırakılanlar da başka yere yerleştirilir. Bu sefer orada başka problemler oluşur. Yanlış iliklenmiş ceket misali ... 1990’larda çok köy boşaltıldı. Köy boşaltıldıktan sonra yeni yerlerine yerleştirilenlere anket yapılır mutlaka. Salak salak anketler 5 birim mutlu, 3 birim mutsuz, 6 birim memnun falan gibisinden. Bu anketler sonucunda herkes çok mutlu, memnun çıkar. Anketi de devlet yapar zira. Sonra devlet üniversitesinde bir akademisyen hiç görmediği, konuşmadığı insanlar ve coğrafi bir bölge hakkında bu anket sonuçları üzerinden bir tez yazar. Unvan alır. Maaşı artar. Yazlık kooperafine girer.
Biz de sosyoloji bu kadar işte.
Kim derdi ki, Viyana'nın büyük burjuva mahallerinde doğup büyümüş, Avrupa'ya ve diline bu denli bağlı bir yazar, ta Güney Amerika'da, Rio de Janeiro yakınlarındaki Petropolis'te intihar edecek?
* Yeni Yol Dergisi
Celalettin Ezine aracılığıyla kâğıdı, her şeyi dahil 30 lira civarında bir dergi çıkarma imkânı belirince bu parayı sağlama çabasına geçtim. Cevat Rıfat (Atilhan)’ın «Millî inkılâp» dergisinden tanıdığım Talha Balkı arkadaşı buldum. Talha Balkı Fransızca ve İngilizce dillerine hakkıyle vakıftı. «Millî İnkılâp» dergisinin
Yeni Adam "Pedagoji Anketin"nden sonra çok enteresan bir ankete başlıyor. Memleketimizde tiyatro hareketlerinin oldukça canlı bir ehemmiyet kazandığı bu son günlerde yeni anketin alaka ile takip edileceğinden şüphe etmiyoruz. Anket sualleri memlekette tiyatro ile uzaktan veya yakından alakalı bütün münevverlere soruldu. Aldığımız
Anketi yapan: İhsan Aygün
Beşinci cevap: Sabahattin Ali
Bay Sabahattin Ali günün en kuvvetli hikayecisidir. Hikâyelerini Değirmen isimli kitabında toplamıştır. Dağlar ve Rüzgâr isimli bir şiir kitabı da vardır.
Kendisini Ankara'ya son gidişimde tanıdım. Anketimden bahsettiğim zaman, "Sorularınızı verin ben size karşılıkları yazar veririm.