Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çiğdem Dürüşken

Çiğdem DürüşkenAntikçağ Felsefesi yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
9.2/10
110 Kişi
400
Okunma
121
Beğeni
10,4bin
Görüntülenme

Çiğdem Dürüşken Sözleri ve Alıntıları

Çiğdem Dürüşken sözleri ve alıntılarını, Çiğdem Dürüşken kitap alıntılarını, Çiğdem Dürüşken en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Prometheus
Prometheus'un ateşi çalıp insanlığa hediye etme girişimi her şeyden önce insanın tanrılara rağmen kendi başına karar verme ve verdiği kararı uygulama isteğini gösterdiği gibi, onun doğasındaki teknik bilgiye olan yatkınlığın bir delilidir. Prometheus ateşi tanrılardan kendi icat ettiği bir aletle çalmıştır. Çok yavaş yanan bir bitki olmasından dolayı bu iş için çok uygun olan rezene sapıyla birlikte gizlice ve kurnazca gökyüzüne sokulmuş, ateşi çalıp bu sapın içine koymuş ve yeryüzüne inmiştir. Bu ateş tanrısal bir sırdır ve Prometheus bu tanrısal sırrı ölümlü insanoğluna hayatı pahasına armağan etmiştir. Çünkü ateşe kavuşan insanoğlu bundan böyle aklının yanında zekasını da kullanmayı öğrenecek, bütün sanatların erbabı olup dur durak dinlemeden gelişmeye başlayacaktır.
- " (...) Bilmek veya bilge olmak birbirine zıt olanların temeldeki gizli birliğini görebilmektir..."
Sayfa 98 - Alfa kitap
Reklam
Pythagoras'ın Hades'e indiğinde ceza çeken insanlar ara­sında kadınlarıyla yatmaktan kaçınanlar olduğunu da söylemesi kulaklarına küpe olduğundan, kadınlarına karşı her zaman şefkatli davranırlardı.
Sayfa 88
İnsana başka insanlara karşı emniyetli olduğunu hissettirecek her şey mutlak anlamda iyidir. Epikuros Kyria Doksai (Temel Görüşler)
Sayfa 293 - Alfa KitapKitabı okuyor
Mutlu ve ölümsüz varlığın ne kendisi ile derdi vardır ne de başkasına dert olur.(...) Epikuros Kyria Doksai (Temel Görüşler)
Sayfa 292 - Alfa KitapKitabı okuyor
Çünkü Augustinus'un dön­mek istediği Tanrı insanı insan doğasıyla yaratan Tanrı'dır. Ebedi huzuru, dünyevi bir hayat yaşamakla kazanmak imkansızdır; çünkü yeryüzünde yaşayan Tanrı'nın insanları sürgündedir. İnsan kendi hafızasının bilincine varırsa, Tanrı'nın izlerinin orada olduğunu görür. Hafıza birey ile evren arasındaki kavşak noktasıdır, insanın kendisini anlaması için bütün malzemelere sahiptir. Sadece geçmiş olayların bir deposu değildir, gelecek olayların da anlamlandırılma­sında önemli bir işleve sahiptir. İnsan hafızasıyla geçmişi ve gelece­ği şimdide birleştirebilir ve kendi üstündeki gerçekliklerin bilincine erişebilir. Augustinus'un Tanrı'yı hafızada bulana kadarki düşünme süreci, akıl yürütmeleri, sürekli şüpheye düşmeleri, bu yüzden ken­di kendisini sorulara boğmaları aslında tamamen pagan dünyanın sorgulama teknikleridir; daha sonra geliştireceği Tanrı devleti fikri de Stoacıların dünya devleti tasarımından etkilendiğinin bir göster­gesidir, ama ne olursa olsun Augustinus'un vaftizinden sonra antik­ çağa özgü düşünüş biçimi özünü koruyarak kendi içine çekilmiştir ve yeniden açılacağı mecrayı bekler haldedir.
Reklam
Miletos Okuluna ve Sokrates-öncesi bütün diğer düşünürlere göre arkhe maddi bir şeydi ya da maddeden (hyle) yapılmıştı; her şey bu maddeden çıkıyor ve ona geri dönüyordu. Bu süreç içinde o maddi varlık, temel varlık olarak kalıyor, yalnız halleri değişiyordu ve bu temel varlık tekti. Bu yüzden Miletos Okuluna mensup düşünürlere monist görüşü savunan düşünürler (Tekçiler) denir. İşte bu monist düşünürlerin ilki olan Thales bu maddi varlığın su (hydor) olduğunu iddia etti.
Sayfa 68 - MiletoslularKitabı okudu
Parmenides
Çünkü ondan önce hiçbir düşünür herhangi bir deneye başvurmadan, ancak ve ancak akıl yürüterek gerçek bilgiye ulaşılacağını Parmenides gibi cesaretle söylememiştir ya da deneyden elde edilen bilgilerin bizi sadece sanılara boğmakla kalacağını, sanılarınsa doğruya tamamen karşıt olduğunu onun gibi kesin bir dille açıklamamış, bütün felsefesini onun gibi "sanrı-doğru karşıtlığı" üzerine inşa etmemiştir. En önemlisi varlığı onun gibi tanımlayıp felsefede daha sonraları ontoloji ya da metafizik veya varlıkbilim adını alacak yeni bir disiplinin temellerini atmamıştır.
Sayfa 108Kitabı okudu
"Evren uyanık olanlar için tek ve ortaktır, ama uykudayken her insan yana, yani kendine özel evrenine dönüp kıvrılır." (*) (*) Fr. 22 B89 DK. Ayrıca Plutarkhos, 'Peri Deisidaimonias', 166c5-8.
Sayfa 104 - II. Bölüm, Sokrates - Öncesi Felsefe, 4. Herakleitos
Herakleitos'a göre karşıtlıkları birbiriyle uzlaştıran şey zamandır. Zaman ona göre "dama oynayan bir çocuk"tur, yani zamanda bir çocuk saltanatı vardır. (*) Bu saltanat, sadece karşıtlıkların oyununa, onları birbirine bağlayan uyuma has bir saltanattır. (*) Fr. 52.
Sayfa 103 - II. Bölüm, Sokrates - Öncesi Felsefe, 4. Herakleitos
Reklam
Platon'un diyaloglarında bu iki âlem arasındaki ilişki, birtakım ilkeler üzerine kuruludur. Ama bu ilkeler açıklanmadan önce tek tek şeyler kendi arasında sınıflanır ve belirli bir idea'ya bağlanır. Bunu bir formülle açıklayalım: A, B ve C'lerin hepsinin F olduğu yerde bunların hepsi F'nin tek bir biçimiyle bağlantılıdır. Çünkü A, B ve C'lerin hepsi F'nin tek bir ideasindan pay alır ya da onu taklit eder. Bu ortaklık ya da müştereklik ilkesidir. Söz konusu F ideası, F'nin ideası, F'nin kendisidir. Bu kendinden apaçıklık ilkesidir. F ideası F'den başka bir şey değildir bu saflık ilkesidir. Ancak ve ancak F ideası gerçekten, doğru şekilde ve mutlak olarak F'dir buvteklik ya da benzersizlik ilkesidir. İdealar sonsuzdur, bölümleri yoktur ve değişime ugramaz, duyularla da algılanmaz. Bu da yücelik ilkesidir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Demokritos
Daha önce atomların kendi içinde hareketsiz, niteliksiz öğeler olduğu söylenmişti. Peki "Onları hareke geçiren nedir?" sorusuna Demokritos'un verdiği yanıt nasıl bir yanıttır? Anaksagoras'ın dediği gibi Nous mudur bu hareketi başlatan ya da Empedokles'in dediği gibi Sevgi ve Nefret gibi birer güç müdür onları harekete geçiren? Aristoteles bu konuda Atomcuların sessiz kaldıklarını, doyurucu hiçbir açıklama yapmadıklarını söyler. Ona göre ilk atomcular atomların hareketini kendiliğinden bir hareket olarak görmektedirler. Buradan çıkaracağımız tek sonuç, ilk Atomcular için atomların ezelden beri doğal bir harekete sahip oldukları, ayrıca bir araya gelip varlıkları meydana getirmeleri sonucunda ortaya çıkan bir harekete sahip olduklarıdır. Atomların varlıkları meydana getirirken sahip oldukları hareket, bir tür çarpma ve vurma hareketidir. Önceki ezeli ve doğal hareketten farklıdır bu hareket. Çünkü artık çarpma ve vurma hareketi gibi anlamlı ya da tanımlı bir hareket söz konusudur. Bu hareket de hiç kuşkusuz doğaldır, ama öncekine göre belirli bir başlangıcı vardır.
Sayfa 127Kitabı okudu
Rhetorica'nın malzemesi bilimsel doğrulardan değil, olasılıklardan meydana geldiği için, abartma tekniği (makrologia) kullanılarak küçük şeyler büyük, büyük şeyler küçük ya da eskiler yeni, yeniler de eski olabilir.
Epikuros Herodotos’a Mektup’ta evrene dair görüşlerini Demokritos’un atınca öğretisinden yardım alarak şöyle açıklar: Evren cisimlerden ve boşluktan ibarettir. Şimdi nasılsa önce de aynıydı, sonra da aynı olacaktır. Dışarıdan onun içine giripte değişimine neden olacak herhangi bir şey mevcut değildir. Tümüyle mekanik bir işleyişe sahiptir ve ilahi bir amacı yoktur. Cisimlerin varlığının en büyük kanıtı duyularımızdır. Doğrudan doğruya algılayamadığımız cisimlerse, duyuların tanıklığına dayanılarak muhakeme yoluyla anlaşılabilir.
Thales aynı zamanda bir gökkbilimciydi; bir senede 365 gün olduğunu göstermiş, yaz ve kış gündönümlerini hesaplamıştı. Ama belki de en önemlisi İÖ 28 Mayıs 585 tarihinde gerçekleşen güneş tutulmasını önceden bilmişti. Çünkü bu bilgi sonradan Batı düşünce geleneği içinde "felsefe ve bilimi başlatan ilk bilgi" olarak değerlendirilecekti.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.