Yazar, yayıncı Mine Soysal 1959'da İstanbul'da doğdu. 1981'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Bölümü'nü bitirdi. 1994 yılına dek İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde arkeolog-araştırmacı olarak çalıştı, kazı ve yüzey araştırmalarına katıldı. Müzedeki görevinden ayrıldıktan sonra, 1996'da Günışığı Kitaplığı'nı kurdu. Çocuk edebiyatımızda önemli yer edinen birçok kitabın editörlüğünü üstlendi. Çocuklar için Ala Çocuk Yollarda adlı öykü kitabını, her yaştan okur için bütünüyle canlandırmaya dayalıİstanbul Masalı adlı anlatıyı kaleme aldı; ayrıca çocuklar ve gençler için bilimsel içerikli kitaplar hazırladı. Bugüne dek on binlerce öğrenciyle interaktif sunuşlar ve sohbet programları gerçekleştiren yazar, Eyvah Kitap!'ta çocukların ve gençlerin kitap okuma eğilimlerini ve sorunlarını, Odada Yalnız'da ülkemiz gençliğinin birbirinden uzak, birbirine yakın hallerini öyküleştirdi. Eylül'de Aşklar adlı bir de gençlik romanı yazan Soysal, Günışığı Kitaplığı'nın yayın yönetmenliğini sürdürüyor.
Evet, dışarıda olup bitenler de ilgimi çekiyor, ama elimde kitap varken, kendimi daha iyi ve güvende hissediyorum. Kimseyle uğraşmak, kimseye laf anlatmak zorunda değilim okurken. Beni rahat bırakıyorlar.
Dağların eteklerindeki ormanlarda, kimi ürküten kimi neşelendiren bin bir sesin arasında yürürken, bir pınar çıkıverir bazen insanın karşısına. Serin ve berraktır. Susuzluğunuzu giderir, dinlenirsiniz. Pınarın küçük sesleri bir anda ormanın koca gürültüsünü duyulmaz kılar. Sadece berrak suyunu, küçük şırıltılarını ve serinliğini duyarsınız. Kitaplar da pınarlar gibidir. Yaşamın gümbürtüsü içinde bize sessizliği sağlarlar. Sessizlik olmazsa, yorgunluklardan, gerilimden, huzursuzluk ve korkularımızdan kurtulamayız.
"Kitap okumanın azı çoğu olmaz, oğlum!" dedi bana geçen gün. İnsan her yaşta başka okurmuş. "Aklı insanla birlikte büyür, Ahmet. Aklı büyüyen insana daha çok kitap gerekir."
Eyvah kitap!
Kitabımız kısa kısa hikâyelerden oluşuyor. Hikâye diyorum ama aslında hayatımızda hemen hemen her gün başımıza gelip bizlere önemsizmiş gibi görünen ve bir o kadar da insanı kitaptan, kitap okumaktan soğutan meselelere değiniyor yani güzel bir farkındalık oluşturuyor diyebiliriz.
Bilirsiniz insanlar ne okursa, ne izlerse o konuda
Hepimizin kitap okumaya başlamakla ilgili bir anısı vardır mutlaka.
Ya da ilk kez nasıl elimize aldığımızı, onunla ilk temasimizi yıllar geçse de hatırlarız.
.
Özellikle kötü anılarımız varsa unutmak mümkün olmaz.
.
Mine Soysal EYVAH KiTAP ' da çocukların ve gençlerin kitap okuma tarzlarını ve kitaba karşı olan tutumlarını masaya yatırmış bu eserinde.
.
Birer ikişer sayfalık minik hikayelerden olusan bu kitap aslında hepimizin az çok başından geçmiş hikayelerin bir araya toplanmış hâli.
Toplumsal olarak kitaba bakış açımızin çocuklarımıza yansımış hali de diyebiliriz. Kimi ailede mecburiyet gibi düşünülürken,kimi ailede bosverilmis kitap okuma ya da okuyamama halleri net bir şekilde , doğal bir dille ifade edilmiş.
.
Çocukları nasıl okumaktan soğuttugumuzdan tutun da onlara örnek olmadan dikte ettiklerimizi bir bir kendi hikayelerinin içinde aktarıyorlar hepimize. Yıllarca gençlerle olan söyleşilerden derlediği anekdotlari bu kitapta toplayan Mine Soysal bizim bu yolda ebeveyn olarak düştüğümüz hataları da yüzümüze vuruyor.
.
Çocuklarla birlikte anne babaların da okuması ve üzerinde konuşması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
.
Her akşam çocuklarla birlikte okunup üzerinde kendi ailelerine dair sohbet edilebilecek bu eseri öncelikle çocuğu kitap okudum isteyen tüm velilere öneriyorum.
Cesaretle işlediği konularıyla çocuk ve gençlik edebiyatında önemli bir yer edinen yazar Mine Soysal bu kitabını, okuma eğilimleri üzerine sohbet ettiği 40 binden fazla öğrenciden esinlenerek kaleme aldı. Çocukların, gençlerin gözünden “kitap” ve “okuma” kavramlarına alışılmışın dışındaki açılardan yaklaşan deneme, aynı zamanda ülkemizde son yıllarda bu alanda yaşananları da tartışmaya açıyor. Kitapta yer alan ve gençlerin “kitap okuma” deneyimlerini içeren şaşırtıcı, düşündürücü, hatta komik öyküler eğitimcilere, ebeveynlere, çocuklara ve gençlere birlikte tartışma olanağı sunarken, çarenin bireysel haklara saygı göstermek, nitelikli seçenekler sunmak ve sınırsızca iletişim kurmak olduğuna işaret ediyor. Gençler kadar yetişkinlerin de okumaktan zevk aldığı kitap, Arnavutça’ya çevrildi.
Bu kitaptaki öyküleri anlatanlar: Klasikler’den nefret ettiğini sananlar. Sürekli, “Odana git, kitabını oku!” denenler. Bilgisayarla kitaplar arasında seçime zorlananlar. Kitap okuduğu duyulursa “karizmasının çizileceğinden” korkanlar. Yalnızca kitap okurken kendini iyi hissedenler. Ailesi hiç kitap okumazken, tatilde bile kitap okuması beklenenler. Sadece “Harry Potter” kitapları okumak isteyenler. Öğretmenin ödev verdiği kitabı “iğrenç” bulanlar ve diğerleri...