Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yıldız Silier

Yıldız SilierÖzgürlük Yanılsaması Rousseau ve Marx yazarı
Yazar
Çevirmen
8.7/10
88 Kişi
401
Okunma
50
Beğeni
4.997
Görüntülenme

Yıldız Silier

401 okunma, 50 beğeni - Yıldız Silier kitapları, eserleri, Yıldız Silier kimdir, öz geçmişi, Yıldız Silier nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Yıldız Silier sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.

Hakkında

1997'de Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü'nü bitirdikten sonra aynı üniversitenin Felsefe Bölümü'nden 1999'da mastırını aldı. 1999-2003 arasında İngiltere'deki Kent Üniversitesi'nde felsefe doktorasını yaptı. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde 2003'te öğretim görevlisi, 2004'te yardımcı doçent oldu. Halen bu bölümde öğretim üyeliğini sürdürmektedir. "Sosyal ve Politik Felsefe", "Modern Felsefe Tarihi", "Estetik", "Özgürlük" ve "Felsefeye Giriş" dersleri vermektedir.   Yıldız Silier, 1993 yılında Theoni Pappas'ın The Joy of Mathematics kitabını Yaşayan Matematik adıyla; 1996 yılında Dirk J. Struik'in A Concise History of Mathematics kitabını Kısa Matematik Tarihi adıyla Türkçeye kazandırdı. 2003'te Felsefe Tartışmaları dergisinin 31. sayısında "İki Özgürlük Anlayışı" makalesi yayınlandı. 2005'te İngiltere'deki Ashgate yayınevinden Freedom: Political, Metaphysical, Negative and Positive kitabı yayınlanan Silier, sosyal ve politik felsefe alanında çalışmaktadır.
Unvan:
Akademisyen, Yazar, Çevirmen
Doğum:
İstanbul, Türkiye, 1975

Okurlar

50 okur beğendi.
401 okur okudu.
12 okur okuyor.
277 okur okuyacak.
6 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ne mutlu, tek hedefi mutluluk olmayanlara ve bedeli mutsuzluk olabilecek ideallerin peşinden gitme cesaretini gösterebilenlere!
Sayfa 43 - Yordam Kitap, 2.Basım
Reklam
İnsanların çoğu bedenine, malına ve mülküne gösterdiği özeni ruhuna göstermez.
Çoğumuz özgürlük ve mutluluğu arzulasak bile yanlış yerlerde ararız. Mutlu olmanın yolu şan, şöhret, para sahibi olmaktan geçmez. Özgürlük ise kişinin korunaklı bir özel alana sahip olması ve bunu gitgide genişletmesiyle elde edilemez. Çünkü mutluluk ve özgürlüğü böyle kavrayan birisi için daima ''ben'' ile ''ötekiler'' arasında bir zıtlık olacaktır. Mutlu olmanın yolunu kendini ''ötekiler''e beğendirmek, ya da ''ötekiler'' üzerinde güç sahibi olmak, özgürlüğün yolunu ise ''ötekiler''in giremeyeceği mekânlara sahip olmak, onların yapamayacaklarını yapmak, gidemeyecekleri yerlere gidebilmek olarak görür. Böylece, mutluluk ve özgürlüğün yolu ''ötekileri'' bir araç olarak kullanıp, kendi egosunu tatmin etmeye indirgenir. Oysa gerçek özgürlük ve mutluluğun kaynağı öncelikle kişinin kendisini iyi tanımasından, hem yeteneklerinin, hem de zaaflarının farkına varıp, buna uygun yaşamasından geçer. Kendine özgü kişisel ihtiyaçlarının farkına varabilmesi belirli toplumsal olanaklara bağlıdır. Örneğin, herkesin birbiriyle rekabete zorlandığı, her an işsizlik tehlikesinin olduğu bir düzende, kişinin genellikle hayatının anlamını sorgulamaya, kendini keşfetmeye ve geliştirmeye fırsatı olmaz.
Eşitsizliğin bir başka etkisi ise bizi gerçek ihtiyaçlarımızdan uzaklaştırıp, yapay ihtiyaçların ve göreli yoksunluk duygularının esiri yapmasıdır. Zenginler boş zamanlarında yeni alışkanlıklar edinir ve bunları ihtiyaç olarak görmeye başlar. ''Alışkanlık haline gelen bu rahatlıklar artık zevk vermez olur, ama aynı zamanda gerçek ihtiyaçlar olarak algılanır; bunlara sahip olmanın hoşluğu değil, bunlardan yoksun kalmanın acısı hissedilir.'' Zenginler bir çok şeyi yararlı olduğu için değil, yoksullar bunlara erişemeyeceği için ister... Kendi durumlarında hiçbir değişiklik olmasa bile halk sefaletten kurtulursa, zenginlerin de mutluluğu sona erer.
Rousseau'ya göre devletin kurulması ve yasaların yapılması, liberal düşünürlerin savunduğunun aksine herkesin yararına değildir; çünkü devletin kuruluşunun temelinde zenginin kendi çıkarlarını evrenselmiş gibi göstererek yoksulları kandırıp ikna etmesi bulunur. Özel mülkiyet ve bencilliğin yaygınlaşmasından sonra hâkim olan çıkar çatışması ortamında, zenginin kaybedebileceği daha fazla şey olduğundan, güvenliği sağlayacak bir devletin kurulması onların daha çok yararınadır. Sonuçta devlet, özel mülkiyetin mülksüzlerden korunması (yani zenginin servetinin korunması) ve eşitsizliğin meşrulaştırması için icat edilmiştir. Yoksullar bu değişikliğin kendilerine güvenlik ve eşit haklar sağlayacağını düşünerek razı olur; ama hiçbir şey kazanmadıkları gibi sahip oldukları tek şey olan doğal özgürlüklerini de yitirirler. Doğal özgürlük, geri dönüşsüz bir biçimde ''birkaç hırslı kişinin yararına ve böylece bütün insanlığı çalışmaya, köleliğe ve sefalete mahkûm ederek'' yıkılır.
OCAK AYI FEMİNİST KİTAPLIK OKUMASI
#KİTAPETKİNLİĞİ #FEMİNİZM Ocak ayında feminist yazarlara uğramak, ertelediğiniz eserlerini okumak isteyenler varsa başlıkta buluşalım. İsim ve okuyacaklarınızı yoruma bırakabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar🧿 Önerilerden bazıları
Simone de Beauvoir
Simone de Beauvoir
Emma Goldman
Emma Goldman
Duygu Asena
Duygu Asena
Reklam
Gerçekten de günümüzde yoksullara genelde iki türlü yaklaşılıyor. Ya hiçbir ülkenin istemediği (zor bela göç ettikleri yerlerden alalacele postalanan), suç kaynağı, cahil, çok üreyen baş belaları, ya da kısaca "çöp" insanlar olarak. Ya da "kurtarılmaları" gereken "acıma" nesneleri olarak. Ayda 5-10 doları hayırsever
Önemli!
“Liberal düşünürler, insan doğasını tanımlarken genellikle modern insanın özelliklerini (sınırsız arzular, kendi çıkarını düşünmek, vs.) evrenselleştirip tüm bireylerin doğal özellikleriymiş gibi sunarlar. Öte yandan, hem Rousseau, hem de Marx, insan doğasının tarihsel olarak değiştiğini öne sürer. Rousseau’nun insan doğasının tarihsel dönüşümünü ele alırken insan psikolojisindeki değişimleri vurgulaması, uygarlığın “ahlaki” bir eleştirisinin de zeminini hazırlar. Rousseau’ya göre insan doğasının dönüşümündeki kırılma noktası (bir başka deyişle masumiyet çağının bitip, yozlaşmanın hâkim hale gelmesi), özel mülkiyetin ortaya çıkışı ve toplumsal işbölümünün sonucunda, bireylerin bağımsızlıklarını yitirmesi ve toplumsal eşitsizliklerin artmasıdır. Böylece, bireyin kendisiyle ilişkisi kendisini sevmekten, kendini beğenmişliğe; ötekilerle ilişkisiyse, merhametten kıskançlığa doğru evrilir. Bencillik ve hasetin insanlar arasındaki ilişkilerde belirleyici olduğu bir toplum, “gerçek bir toplum” değildir. Çünkü herkesin diğerlerini araç olarak gördüğü bir toplumda, bireyleri bir arada tutan güç “ortak yarar” değil, ‘kişisel çıkar’dır.” Doğu Batı Sayı: 55, Kasım, Aralık, Ocak 2010-11, s. 139-154. –
Yıldız Silier
Yıldız Silier

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
192 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Kökler, Çarklar ve Bulutlar
Kökler, Çarklar ve Bulutlar, Yıldız Silier’in yazdığı Yordam Kitap’tan çıkan üçüncü kitabı. Silier’in bundan önce çıkmış kitapları Özgürlük Yanılsaması ve Oburluk Çağı’nı da okumuştum. Özgürlük Yanılsaması’nı okuduğum günden itibaren Yıldız Hoca ne yazsa okurum. Bu kitapla ilgili öncelikle söylemem gerekir ki kitabın ithaf kısmı içime işledi.
Kökler, Çarklar ve Bulutlar
Kökler, Çarklar ve BulutlarYıldız Silier · Yordam Kitap · 201630 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
Marx, Nietzsche, Smith, Kirkegaard...gibi isimleri içeriğinde barındıran bu kitap için anlaşılması belki de zor olacak gibi bir hisse kapılmaya gerek yok. O kadar sade bir dille ve örneklerle anlatmış ki aktarmak istediklerini, keyifli bir okuma gerçekleşiyor. Tabii anlatılanlar pek keyif verici olmayabiliyor çünkü bu kitapta insanın kapitalist bir düzende giderek nasıl da oburlaştığını, yabancılaştığını görüyoruz. İlk filozoflardan başlayarak günümüz sanayi dünyasının ve kapitalist dünyanın içinde bireylerin nelere yöneldiklerini, yönlendirildiklerini; devletlerin bireylere ve topluma yaklaşımı söz konusu bu kitapta. Yazarın kendi anneliğe geçiş sürecini işlerken bile kadınların yaşadığımız ataerkil düzendeki konumu inceleniyor ve olması gereken üzerinde duruyor. En dikkat çekici yerlerden biri de özgürlük üzerindeki yazıları. Kendimizi özgür sanmamızla, özgür olamayacağımız arasındaki konuları, felsefeden yetkin kişilerin düşünceleri ile açıklıyor.
Oburluk Çağı
Oburluk ÇağıYıldız Silier · Yordam Kitap · 2011153 okunma
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Anlaşılabilir bir dille oldukça açıklayıcı ve sohbet havasında yazılmış denemelerden oluşuyor kitap. En sevdiğim bölümler "Mutluluk Fetişizmi" ve Annelik ve kadının rolü ile ilgili olan bölümlerdi. Kesinlikle ufkumu açtığını söylemeliyim. O kadar cümlenin altını çizdim o kadar not aldım ki abartıp ders çalışır gibi okuduğumu farkettim. Ara ara da keşke dersini de dinleyebilsem böyle dedim. kitaptaki sohbet havasından yola çıkarak ders anlatımının da oldukça renkli olduğunu düşündüm. Felsefe ve psikoloji kitabı okumayı sevenler dışında bir de okumak isteyip cesaret edemeyen veya nereden başlayacağını bilemeyenler için iyi bir başlangıç olabilir.
Oburluk Çağı
Oburluk ÇağıYıldız Silier · Yordam Kitap · 2011153 okunma