Ahmet Altan kitaplarını, Ahmet Altan sözleri ve alıntılarını, Ahmet Altan yazarlarını, Ahmet Altan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçekleşmemiş istekler mezarlığı gibi içim. Gerçekleşmeden ölen isteklerin mezartaşları var içimde. Ne zaman kendi içimde yürüyüşe çıksam ayaklarım bu mezartaşlarına takılıyor, tökezliyorum.
Hemen hemen hepimiz yalan söylüyoruz, en dürüstlerimiz bile, bazen iyi nedenlerle bazen kötü nedenlerle ama daima gerçeği değiştirip, onu "olması gereken" kılığına sokuyoruz.
Çünkü gerçekler "olması gerektiği" gibi değil her zaman.
Başkalarını bırakın, kendimize bile yalan söylediğimiz olmuyor mu?
Kaçımız, gerçeği bütünüyle görüp kabul edebiliyor?
Bir gün dürüst yanımız ayaklansa, ruhumuzu zaptetse ve kendimize söylediğimiz bütün yalanları tek tek yüzümüze vursa...
Ne hissederdik?
Şaşkınlık, kırgınlık, korku, telaş...
Hangimiz bütün duygularımızı açıkça kendimize söylüyoruz?
Hemen hemen hiçbirimiz...
Çünkü gerçeklerin bizim için "gerçek" olabilmesi için onları önce kendimize itiraf etmemiz ve itiraf ettiğimizde bütün gerçeklerin, görüntülerin hatta hayatımızın değişeceğini bilerek itiraf etmek kolay değil.
Birçok yalanı gerçek gibi yaşıyoruz o yüzden.
Yalan, bizim gerçeğimizin bir parçası.
Bu yolculuğa çıkarken açıkça olmasa da sezgileriyle bunun ilişkisini bitireceğini biliyordu ama, aynen öleceğini bilmesine rağmen buna inanmayan bir insan gibi, o da bunun gerçekleşeceğine inanmıyordu. Bilmek, anlamaya ve inanmaya yetmemişti.
Aşk geldiğinde, ellerinizi açıp, avuçlarınızdaki, sıkı sıkıya tuttuğunuz gerçeklerin akıp gitmesine izin verin.
O, size daha iyisini verecektir.
Ellerinizi açmazsanız yok eder sizi.
İki kişinin içine birlikte girip bütün varlıklarını paylaşabildikleri tek bir an bile bütün hayat boyunca hatırlanmaya değecek kadar parlaklık katar yaşadıklarınıza.