"Başlarınız kımıldadığı müddetce rızık hususunda yeise düşmeyin. Zira insanı annesi kıpkızıl, üzerinde hiçbir şey olmadığı halde doğurur, sonra aziz ve celil olan Allah onu her çeşit rızıklandırır."
Enes B.Mâlîk Radîyallahü anh'den rîvayet edîldîğîne göre Rasûl-ü Ekrem (s.a.v) Efendîmîz şöyle buyurdular;
"İstihare eden, mahrum kalmaz; istişare eden pişman olmaz. İktisat eden, fakirlik çekmez."
Vaktinde bir zât tatlı satar ancak ilim talebelerini gördüğünde ücretsiz ikram
edermiş. Kendisine Sormuşlar;
-Neden talebelere böyle ikram ediyorsun?
Zât cevap vermiş;
-Ben bir Allah dostundan duydum ki,
"Kim ilim talebesine destek verirse, onun ya oğlu ya da torunu bundan dolayı alim olur."
İstedim ki soyumuzdan bir alim çıksın.
Bende buna mazhar olayım.
İşte bu zât hanefî ulemasının büyük fakihlerinden olup "El-Hidâye" isimli kıymetli eserin sahibi olan İmam
Merginânî'nin babasıdır.
Hoca ile talebe(öğrenci) arasındaki munasebet nasıl olmalıdır. Ders âdapları nelerdir. Çok güzel bir şekilde anlatılıyor okumak isteyenler okusunlar mutlaka .
Osmanlı medreselerinde ilme başlamadan bu eser okutulurmuş. Edeble başlanırmış ilme.
İlim talebesinin ahlakı olması gerektiğini biliyoruz. Ahlakta bir derstir. O dersin kitabı da bu kitab olsa gerek .
Bu kitabı talebe kardeşlerim iyi bilirler. Zirâ çoğu medresede okutulmaktadır. Ne anlatıyor sorusuna gelecek olursak
Yunus Emre 'nin şu dizeleriyle özetleyebilirim.
“ Vardım ilim kapısına, ettim ilim talep. Meğer ilim sonra gelirmiş, illa edep, illa edep.”
Baştan sona kadar Adaba dair bir çok husus yer almaktadır. Kitabın ismi içindekileri bilhassa özetliyor zaten
- Talebe olmayı öğrenmek-
Bu kitabı ilk okuduğumda keşke okullarda bulunan bir çok öğrenci okuyabilseydi demiştim. Çünkü gerçekten sadece öğrenci olmaktan çok edebe dair unutuğumuz bir çok eksiğimiz var maalesef.
Bu kitap hayatınızı değiştirebilir, kısa bir vakit ayırın ve okuyun.