Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Denis Diderot

Denis DiderotRahibe yazarı
Yazar
8.0/10
515 Kişi
2.380
Okunma
347
Beğeni
17,8bin
Görüntülenme

Denis Diderot Gönderileri

Denis Diderot kitaplarını, Denis Diderot sözleri ve alıntılarını, Denis Diderot yazarlarını, Denis Diderot yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
. Gördüm ki hiç istemeden, her satırda kendimi gerçekte olduğum kadar mutsuz, fakat olduğumdan fazla sevimli göstermişim. Acaba bu, insanların güzelliğimize, felaketlerimizden daha fazla ilgi gösterdiklerini düşünmemizden ve yüreklerine dokunabileceğimizden, daha kolay başlarını döndürebileceğimize inandığımızdan mı?
Sayfa 178Kitabı okudu
…zira kalbin akla gönderdiği bu sağaltıcı buharlar zaman zaman dağılır, işte o zaman insan içinde bulunduğu mutsuzluğu bütün derinliğiyle görür; kendinden nefret eder, başkalarından nefret eder; ağlar, inler, feryat eder, umutsuzluğun yaklaştığını duyar; o vakit bu hale düşenlerden bazıları başlarımdaki büyüğe koşar, dizlerine kapanıp ondan teselli umar, bazıları da ya hücrelerinde, ya mihrapların önünde secdeye varıp Tanrı'dan yardım diler, bazıları üstünü başını yırtar, saçını yolar; bazıları derin bir kuyu, yüksek bir pencere yahut kalın bir ip arar ve çoğu kez bulur; daha başkaları uzun zaman nefislerine eza ettikten sonra adeta aptallaşır ve öylece sürünüp giderler, zayıf ve hassas bünyeli olanlar bitkinlikten eriyip gider, öyleleri de vardır ki, kafaları alt üst olur, hayalgüçleri bulanır ve yabanileşir. Bunların içinde en mutluları aynı umutları tekrar tekrar besleyen ve neredeyse mezara kadar bunlarla avunabilenlerdir; hayatları aldanışla umut arasında gidip gelmekle geçer.
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
Doğal eğilimlere karşı konulduğu zaman, bu baskı bu eğilimleri ölçüsüz, şiddetli, çığırından çıkmış duygular haline getirir; bir çeşit deliliktir bu.
Sayfa 165Kitabı okudu
Bende de bulunmayan bir erdemi nasıl aşılayabilirim size? Ama bunsuz bu dünyada iyice bahtsız olmanın üstüne ötekinde de mahvolmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunuruz. Çileler içinde yaşarken dışarıda zevk ve eğlence içinde yaşayanlar kadar günah işlemiş oluyoruz, biz bu zevklerden yoksun kılıyoruz kendimizi, onlar tadıyorlar ve bu hayattan sonra bizi yine ayı işkenceler bekliyor. İstemeyerek din yoluna giren bir insanın durumu ne kadar berbattır!
Sayfa 163Kitabı okudu
sdfghjk
Şimdi Kaderci Jacques'la efendisinin konuşmalarının daha önce yaşanmış ve Sterne'in de oradan aşırmış olmaması koşuluyla gelelim Tristram Shandy'nin Hayatından alıntı yapılan ikinci paragrafa. Ama ben buna ihtimal vermiyorum. Kendi milletinden olan ve bizim eserlerimizi aşırdıktan sonra bize ağız dolusu küfür eden edebiyatçılar arasında Sterne'e ayrı bir değer veririm.
Sayfa 270Kitabı okudu
Kendilerinden şüphe etmek için elimde haklı gerekçeler olarak bulunan bazı hatıralar sayesinde bu hikâyenin eksik kalan yanını tamamlayabilirdim. Ama neye yarar ki? İnsanlar ancak gerçek olduğuna inandıkları şeylerle ilgilenirler. Üstad François Rabelais'nin Pantagruel'inden ve Compère Mathieu'nün (Henri-Joseph Du Laurens’in bir eseri) maceralarından sonra en önemli eser olan Kaderci Jacques ile Efendisi üzerinde ciddi bir inceleme yapmadan bir şey söylemek cüretkârlık olsa da, bu hatıraları bütün zihnimi toplayarak, büyük bir tarafsızlıkla okuyacağım ve bir haftaya kadar size bu konudaki fikrimi söyleyeceğim. Benden daha zeki biri yanıldığımı kanıtlarsa da sözümü geri alacağım.
Sayfa 269Kitabı okudu
Reklam
Efendi: Peki neden tasvirlerden nefret edersin? Jacques: Çünkü tasviri yapılan kişiler, onlarla karşılaştığınızda tanıyamayacağınız kadar az benzerler tavsirlerine. Bana olayları anlatın, konuşmaları olduğu gibi aktarın, böylece nasıl bir insandan bahsedildiğini anlamış olurum. Bir kelime, küçük bir jest bazen bana bütün bir şehir halkının gevezeliklerinden çok şey öğretmiştir.
Sayfa 246Kitabı okudu
Jacques: (…) ben hikâyeme başlar başlamaz şeytan bir bahane çıkarır, sözümü yarıda kesmeme sebep olur; halbuki sizin hikâyeniz hiç kesilmeden devam ediyor. İşte hayat böyledir zaten. Biri kayalar arasında hiçbir yerini zedelemeden gezinir; diğeri istediği kadar adımını attığı yere baksın; en düzgün yolda bile mutlaka ayağını bir taşa çarpar ve yuvasına derisi soyulmuş bir halde döner.
Sayfa 231Kitabı okudu
İnsanlar ikiye ayrılır: tanıdıkça büyüyenler, tanıdıkça kü ç ülenler.
Denis Diderot
Denis Diderot
Evvela okuyucum; bunlar hikâye değil tarihtir. Jacques'ın edepsizliklerini anlattığın zaman kendimi Tiberius'un hovardalıklarını anlatan Suetonius'dan daha suçlu bulmuyorum. Zaten Suetonius'u okursanız onda hiçbir kabahat balmazsınız. Neden Catullus'u, Martialis'i Horatius'u, Juvenalis, Petronius'u okurken
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Yoksulluğu yeminle kabul etmek tembellik ve hırsızlık yolunu tutmaya yemin etmek demektir. Bakire kalacağına yemin etmek ise Tanrı'ya, onun en bilgelikle kurulmuş, en önemli yasalarına durmadan karşı gelineceğine söz vermek demektir. Boyun eğeceğine yemin etmek, insanın özgürlüğünü bu elden bırakılmaz üstünlüğünü inkâr etmek demektir. Bütün bu dilekleri yerine getirirse insan suç işlemiş, getirmezse günahkâr olur, manastır hayatı bir yobaza ya da ikiyüzlü birine yakındır."
Doğanın genel akışına o kadar aykırı olan bu yeminleri, eğer bugünkü bilgilerimiz insanların dış yapıları kadar içlerini de tanımaya elverişli olsaydı haklı olarak canavarlardan saymamız gerekecek olan, yüreklerinde duygunun tohumu kurumuş, doğal düzenleri bozulmuş yaratıklardan başka kim yerine getirebilir ki? Bir kadını manastır yaşamına veya mutsuzluğa atarken yapılan o kasvetli tören, insandan hayvani işlevleri söküp atabilir mi? Tersine bu hayvani eğilimler, sessizlik içinde, baskı altında, aylakça ömür sürenlerde, birçok eğlence olanağına sahip olan dış dünyadakilerin hiç tanımadığı bir şiddetle uyanmaz mı?
Manastırlar bir devletin varlığı için bu kadar gerekli midir? Keşişliği ve rahibeliği Hazreti İsa mı ortaya attı? Kilise bunlarsız olmaz mı hiç? İsa'nın bu kadar çılgın bakireye, insan türünün de bunca kurbana ne gereksinmesi var? Gelecek kuşakların içine yuvarlanıp mahvolacakları bu uçurumların ağızlarını daraltmak gerektiği asla anlaşılmayacak mı? Buralarda göreneğe uyularak yapılan duaların topunun bir yoksula sadaka olarak verilen bir metelik kadar değeri var mıdır? İnsanı toplum halinde yaşamak için yaratmış olan Tanrı böyle kapalı yaşamasına razı olur mu?
İnsan savunmasını bu kadar dar sınırlar içine alırsa ve karşısında saldırılarına hiçbir sınır tanımayan, haklıyı da haksızı da ayaklar altına alan, bir şeyi aynı hayâsızlıkla hem kabul hem inkâr eden, suçlamalardan, insanı kuşku altına sokmaktan, dedikodudan, iftira etmekten yüzü kızarmayan düşmanları olursa, en önemli davaları kaybedebilir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.