Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nevin Meriç

Nevin MeriçDeğişen Kentte Dini Hayat yazarı
Yazar
Derleyen
8.7/10
3 Kişi
13
Okunma
10
Beğeni
1.745
Görüntülenme

Hakkında

Üsküdar Ayazma İlkokulu, Mithatpaşa Kız Teknikl Lisesi ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Sosyoloji bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Halen İstanbul Müftülüğünde Din Hizmetleri Uzmanı olarak çalışmakta. 1990'dan itibaren aylık dergilerde yazan Nevin Meriç'in ilk kitabı tezi de olan Adab- ı Muaşeret kitapları Osmanlı’da Gündelik Hayatın Değişimi (1894- 1927) 2000 yılında basıldı. Meriç’in, Gündelik Hayat ve Fetvalar (Pınar yay 2004), Fetva Sorularında Değişen Kadın Yaşamı (Selis Yay 2004), Değişen Kentte Dini Hayat (Everest yay 2005), Dindar Bir Doktor Hanım Ayşe Hümeyra Ökten (Timaş 2011) isimli” kitapları bulunmaktadır.
Unvan:
Araştırmacı Yazar
Doğum:
Nevşehir, 29 Ekim 1960

Okurlar

10 okur beğendi.
13 okur okudu.
1 okur okuyor.
23 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
/ Modernleşme-sekülerleşme sürecinde inkitaya uğrayan insan-kutsal ilişkisi, bireyin dinden uzaklaşmasına ve dine daha mesafeli davranmasına neden olmaktadır. Din eğitimi eksikliği de, mesafenin gittikçe açılmasını normalleştirmektedir. Bu anlamda modern algı medyayı da yedeğine alarak, dinin referans kaynakları hakkında toplumsal alanda var olan bilgiler ve sirkülasyonunda ciddî değişimlere neden olmaktadır. Özellikle geçmişin/dinî sosyal hayatın olumsuz imajlarla ele alınması, aktarılması, gündelik hayatta dinî tavır alışlara mesafeli bir duruşa ve gerginliklerin yaşanmasına neden olmaktadır. Günümüzde Kutsal Kitap’la ilgili değişimlerde medyanın etkisi açıkça gözlemlenmektedir. Rayting amaçlı yayınlar toplum hayatında, saygının merkeze alındığı kutsal/kitap algısının geleneksel-kültürel kodlarının ve anlam haritalarının bozulmasına, kopmasına neden olmaktadır. Müftülüğe gelen sorular ülke insanının dinî temel referans kaynağı hakkındaki bilgi eksikliğini ve değişen algısını açıklığa çıkarmaktadır. Kur’an hükümleri tarihsel mi?... Bu zamanda Kur’an hükümleri geçerli değilmiş, doğru mu?... Bugün hâlâ 1400 yıl önceki inananlar gibi mi olacağız, onlar gibi mi yaşayacağız?... Kur'an-ı Kerim eski ümmetlere, bizim dışımızdaki milletlere gelmiş, onların yaşamını hayatını belirliyor. Bizim ona uymamız şart mı?... Kur’an-ı Kerim’i peygamberimiz mi yazdı? Dualardan sonra ““el-Fatiha” deniliyor. Bu ne demek ve o zaman ne okunur?... Salavat getirin denilince ne okunur?... Dualarda. “mağripten maşrika" deniliyor. Bu demek?
Reklam
Sekülerleşmenin etkilediği ve değiştirdiği algı/değer olgusundan en çok ritüeI/ibadet algısı etkilenmektedir. Yaratıcıyla kulun ilişki biçiminin sembolik ifadeleri olan ritüeller İslâm'da, dinin öğreticisi/tatbîk edeni olan bizzat peygamber tarafından tarif ve tatbik edilerek örneklendirilmiştir. Dolayısıyla dinî anlamda formel ibadetlerde
Dinin -özelde de İslâm dininin- sağladığı ortak paydalardan oluşan sosyal destek, aynı zamanda mutlu ve huzurlu bir hayatın da kaynağı olmaktadır. Son zamanlarda yapılan topluma yönelik araştırmalarda da, dinin önemi bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Sağladığı sosyal destek yanında dine inanmanın bizatihi kendisi, insan için mutluluğun
Ünlü sosyolog ve teorisyen Weber de, insan zihniyetinin oluşumu ve değişiminin en önemli etkenini din olarak tespit etmiştir. Dinin toplumsal işlevine de dikkat çekerek, “Din toplumda önceden var olan yapıyı/geleneksel, onaylayarak veya dönüştürerek yeni bir zihniyetin temellerini atar”29 demektedir. Bir başka ifadeyle din, insanın Yaratıcı-insan-toplum ve fizikî çevreye karşı genel bir bakış tarzının içeriğini oluşturarak bireysel ve toplumsal zihniyetin gelişmesinde etkili olmaktadır. Bu durumda din, insanın Allah/Yaratıcı-insan-kâinat bağlamındaki ilişkilerini düzenleyen ve temel problemlerini meşru bir değer hükmü vererek çözmeyi hedefleyen tek sistem olmaktadır. Böylece din tarafından müntesibi olan insanın hakikat/dünya tasavvuru oluşturulurken eşyaya ve olaylara bakış tarzı da belirlenmektedir.
Geleneksel toplumlarda din,sosyal hayatın en tepe noktasında yer almakta ve topluma ait bütün sosyo-kültürel faaliyetlere yön vermektedir. Modern toplumda ise bu durum tamamen değişerek, kutsalla-kutsal dışı arasındaki ayrımın gereği oluşan laikleşme sürecinde ferdileşerek özel alana hasredilmektedir. Bu bağlamda din bir vicdan, şahsî bir tercih meselesi haline gelmektedir. Modern toplumsal kabullerde dine, dindarlığa, özellikle dinî davranış biçimlerini yerine getirenlere karşı tenkitçi tarzda, küçümseyerek yaklaşılmakta ve hatta inançsızlılda/hurafe karakterize edilmektedir.57 Dinin gündelik hayat içindeki fonksiyonelliğini gösteren ritüellerin kamufle edilmesi, görünür alanın dışına çıkartılması algısı, daha ileri boyutlarda dinî tavır alışların ve ibadet mekânlarının yeniden düzenlenmesi talepleri -camilerin müze şeklinden ayakkabıyla namaz kılmaya kadar-gibi gündem oluşturan durumlara tanık olmaktayız.
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok