İnsanın belleğine yer eden bir eser.Bence eserin en büyük başarısı, karakterlerin iç dünyalarını bize ayrıntılı olarak sunarken, müthiş bir akıcılıkta ilerliyor olması. Kitabın omurgasını oluşturan ana olayı baştan bilmeme rağmen eseri merakla okudum.
15 yaşındaki ikizler Dell ve Berner'in ailesi düştükleri dardan kurtulmak için banka soymaya karar veriyorlar.Aslında ailenin yaşamına damga vuran olay budur.Bunu en baştan biliyoruz.
İlk bölümde ailenin buraya nasıl geldiğini öğreniyoruz.İrlanda göçmeni bir aileden gelen Güneyli bir baba ve Yahudi (Polonya)kökenli bir annenin uyumsuz evliliği, oradan oraya savrulması, parçalanması, suça bulaşması... Ebeveyn olmanın önemi, olamamanın sonucu, bence artık günümüzde de çok sık karşılaşılan yarı ergen ebeveyn olma durumu ve bunun çocuklara etkisi, sonuçları... Aynı zamanda ikizlerin büyüme yolculuğuna da konuk oluyoruz. Kültürel mozaiği rengârenk bir eser ve dönemin ABD kırsalının fotoğrafını çekip önümüze koyuyor.Ayrıca birey olmak, hayır diyememek, kendini gerçekleştirememek (anne karakteri ile özellikle ) kitabın bireysel olarak sorgulattıklarından.
Parsons ailesi suça itilirken Kızılderililer de göz kırpıyor satır aralarından ülkeyi daha iyi anlamamızı sağlıyor.
Soygundan sonra ikizlerden biri annesinin arkadaşı ile sınırı geçiyor ve yolun sonu Kanada'ya çıkıyor. Orada meşakkatli ve gizemli bir hayat karşılıyor Dell'i.Hem Kanada kırsalına konuk oluyor, oranın dinamiklerini görüyor hem de Dell'in ayakta durma mücadelesine tanık oluyoruz.
Karakterleri insanın içine işleyen, akıcı bir eser, okyanus ötesinden.