Bir dönem gelir, hayat sanki devam etmekte tereddüt ediyormuş ya da akışını değiştirmek istiyormuş gibi belirgin biçimde yavaşlar."
.
#robertmusil tarafından kaleme alınan "ÜÇ KADIN"
Grigia, Portekizli Kadın ve Tonka adlı üç hikâyeden oluşan bir novella.
Köylü, #aristokrat ve tezgahtar olarak hikâyelerde yer alanrak toplumdaki farklı sosyal sınıfları temsil eden bu kadınlar yaşamlarına dahil oldukları erkeklerin gözünden anlatılırken aslında yaşamın ve güzergâhın mihenk noktasını temsil ediyorlar. Her hikâyede İtici güç olarak yer alan bu kadınlarda büyülü bir değnek varmış hissine kapıldım.
Kadın-erkek ilişkilerindeki varoluş sancılarını okurken, sadakat ve masumiyet nediri düşündüm uzun uzun. En çok da gereksiz fedakârlık yaptığında elde ne kaldığını! Evet ilişkilerdeki beklenti rahatsız edicidir nezaket dışında belki ama karşıdaki insanı yanlış okuduğunda yaşanan pişmanlık sonunda kim önüne şapkasını alıp düşünmez ki? Özellikle de doğayla iç içe olan yerlerde belki daha çok. Metropollerde insanın koşturmaktan vakti kalmıyor artık kendine zaman ayırmaya. O yüzden mola şart diyelim ama molaları proje misali seçilen insanlar üzerinde kullanmayalım! İnsan dediğin derin kalp sızısı değil mi ki sonuçta!
.
"Düşünmek fazla düşünmemek demektir ve icat yeteneğinin sınırsızlığından biraz ödün verilmezse hiçbir icatta bulunulamaz."
"Ağlamak istiyordu insan, nedenini bilmeden."
"Bazı insanlar çok zor ağlar; ağlamak neyi kanıtlar ki?!"