Park Kitap Yayın Yönetmeni, çevirmen, eleştirmen, öykü yazarı, ropörtör, editör, akademisyen ve yazı atölyesi eğitmeni.
Sedat Demir 1975 yılında Çankırı’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. Walter Benjamin ve Walter Ong üzerine Sözlü İletişim konulu doktora düzeyindeki tez çalışmasını tamamladı. Varlık, Kitap-lık, Notos, Radikal, Cumhuriyet Kitap ve Post Öykü’de kritikleri, öyküleri ve söyleşileri yayımlandı, sekiz derleme çalışmasında öyküleriyle yer aldı.
Uzun yıllar editörlük mesleğinin içinde yer aldı ve kurmaca ve kuramsal metinlerin çevirisiyle uğraştı. Türklerin Tarihi (Lord Eversley-Sir Valantine Chrill) ve Yahudi Devleti (Theodor Herzl) kitapları, yazarın çevirdiği eserlerdir.
Demir ayrıca, “Yazar Metnin Neresinde?” adlı seminerler dizisinin yöneticiliğini üstlenmiştir. Yurtiçinde edebiyat festivallerinde moderatörlük yapan yazar, Hollanda’da European Literature Night’da ülkemizi kurmaca yapıtıyla temsil etmiştir.
Yazarın Küçük Paris Fena Öksürüyor adlı kurmaca yapıtı 2016 yılında yayımlandı. Demir aynı zamanda, kurucusu olduğu Dedalus Kitap Yayıncılık’ta yayın yönetmenliği görevini sürdürmektedir.
Hem bilinç akışını hem de öykü okumayı seviyorsanız sizi şöyle rahat bir yere alalım, sevmeyenler çoktan gitti bile. Yazarımız bu kitapta postmodern tekniklerini çokça ve de kendine has bir yolla bizlere sunuyor. Kitapta bilinç akışı kullanılıyor ve olayları karakterlerin düşüncelerinden dinliyoruz. Bilinç akışı diyip sizi korkutmayayım hemen, gayet anlaşılır ve basit bir dille yapılıyor bu. Ayrıca kitapta baş karakterleri, Sadberk, Nurperi, Suzan, bizlere tanıştıran ve onların hikayelerini dinlememizde bize aracı olan "karakterler" var. Bu karakterler hikayenin içinden mi yoksa yazarın kendisi mi vallahi ben de çözemedim. Ama siz kimi istiyorsanız o deyin ne de olsa adların bir önemi yok!
Kitap, Küçük Paris'te yani Samatya'da büyülü bir bataklıkla başlıyor her şey. Kitaptaki tüm bu aşk ve acının kaynağı bu bataklık diyebiliriz belki de. Bu bataklığa bağlı olarak da üç yaşını geçkin hanım teyzemizin hikayeleri anlatıyor. Onların yaşanmışlıklarını, acılarını, gülüşlerini okuyoruz. Yazarın edebiyat, sinema ve müzik alanında engin bilgisi de bu hikayelere pek de güzel tat katıyor. Sanatla Samatya birbirine karışıp adeta bir oluyorlar.
Oldukça eğlenceli ve farklı bir kitaptı ben çok beğendim.
Sedat Demir hocamın ilk kitabı olması sebebiyle ben de yeri ayrı olan bir kitap olması dışında bence post modernizm açısından kayda değer bir eser. Bir şans verin pişman olmazsınız derim, keyifli okumalar. Sanatla kalın!
Kitapta adı geçen bazı kitaplar;
Küçük Paris Fena Öksürüyor, farklı bir okuma deneyimi yaşattı bana.Nurperi ya da diğer adıyla Belkıs, Sadberk ve Suzan Dilber karakterleri etrafında kurulan öykülerden oluşmuş olmasına rağmen, bu kitabı bir bütün olarak düşünmek de mümkün.Mekân aynı mekân tüm öykülerde.Samatya'da bir meyhanenin adı Küçük Paris.Kitabın en önemli karakteri de denebilir Samatya'ya çünkü Sedat Demir mekânı öyle güzel aktarmış ki kitaba bir kahraman yaratmış Samatya'dan.Postmodern anlatının tüm imkânlarının kullanıldığı kitapta genel olarak bir karmaşa hâkim.Bu da meraklı, metni kazımayı seven okurlar için bulunmaz nimet.Bolca sinema, edebiyat göndermesi de mevcut.Hem geleneksel öykü kalıplarının hem de postmodern anlatının kullanıldığı kitabı zorlu metinlerle uğraşmayı sevenlere tavsiye ederim.️Bu arada kapak tasarımını ve kitabın adını çok sevdim.️
Kendi kulvarında gerekli, açık alanları edebiyatla açan oldukça iyi bir kitap. Bazı öyküleri sevemedim ama bu onların neden ve nasıl yazıldığını düşündüğümde geçerli not verdiriyor. Emek veren herkesin ellerine sağlık.