Gene harika bir Gülseren Budayıcıoğlu kitabıydı. Kitaptaki baş karakter olan Kenan bey’e hem sinirlendim, hem ağladım... bir insan bu kadar bencil, sadece kendini düşünen narsist nasıl olabilir diye kendimi yedim resmen. Sonra bunun nedenlerini öğrenince Kenan beyi anlamaya, onunla birlikte üzülmeye başladım... Diğer bir baş karakter eşi Handan hanım; gerçekten hayatı bu derece başkaları için yaşamak, kendinden vazgeçmek nasıl bir yeniliştir? Ve bir aşk insanın gözünü bu derece kör edebilir miydi? Bu soruları sordurttu bana Handan Hanım... ve Fadi; bir insan sevilmediğini bildiği bir yerde bunca zaman neden dururdu? Neden hiç onun olmayacak birine böylesine bağlanırdı? Başta çok kızdım! Sonra küçükken yaşadığı şeyleri okuyunca onu da affettim ve hayran kaldım. Böylesine hayatlara senelerce misafir olan Gülseren hanımı düşündüm kitabımı bitirince. Gerçekten nasıl dayanıyordu kalbi? Kendime çıkardığım en büyük pay ise; bende oğlumu deyim yerindeyse kral gibi büyütüyorum. Elimden geldiğince... farkettim ki böyle korumacı kollayıcı olursam yeni bir Kenan yaratmış olacağım. Bundan en kısa zamanda vazgeçmem gerektiğini anladım. Gülseren budayıcıoğlu siz hep yazın! Biz sizi hep okuyup kendimizi dinlemeye çalışalım. Kaleminize sağlık!