Bir adam bir gün bara girer ve barın gediklilerinin bir arada oturup espriler yaptıklarını duyar. İçlerinden biri "Elli yedi!" diye bağırır, diğerleri de kahkahayı basar. Başka biri "Seksen iki!" diye bağırır, yine hepsi birden güler. Adam barmene "Ne oluyor burada?" diye sorar. Barmen "Ha bunların hepsi o kadar uzun zamandan beri burada takılıp birbirlerine fıkralar anlatıyorlardı ki bütün fıkralarına tek tek numara vermişler. Fıkra anlatmak yerine sayıyı söylemek yetiyor. Hem daha kısa oluyor," der. Adam da "Zekiceymiş, bende deneyeceğim" der. Barın gediklilerine dönüp "Yirmi iki!" diye bağırır. Herkes ona dik dik bakar. Kimse gülmez. Adam utanır, yerine oturup barmene sorar : "Neden kimse gülmedi?" Barmen "Ee kardeş, sen iyi anlatamadın ama..." der.
Sayfa 19
“Genç olduğum için özür dilerim,” dedi Deborah yarı yarıya numara olan küskün bir sesle. “Bizim de herkes kadar deli olmaya hakkımız var.”
Sayfa 132 - Metis Yayınları
Reklam
İlkinin verdiği heyecan ve tadı sonrakilerde bulamıyorsun...
... Ömer elini Süheyla'nın omzuna koydu. Biraz da böyle yürüdüler. Konuşmuyorlar. Ömer'in eli Süheyla'nın omzundan beline indi ve genç kızı bütün kuvvetiyle yakalayıp çekti kendine. Süheyla durdu. Ömer'in kolu içinde döndü. Yüz yüze geldiler. Süheyla, Ömer'den biraz daha kısa boylu. Bakışıyorlar. Ömer birdenbire güldü: - Hay Allah belasını versin, dedi. Sinemalardaki gibi oluyor. Seni öpeyim, dedim. Düpedüz, basbayağı öpeyim dedim. Hay aksi... Süheyla eliyle Ömer'in ağzını kapattı. Sonra tıpkı sinemalarda birinci plana alınan pozlarda olduğu gibi ayaklarının ucuna kalktı. Elini Ömer'in ağzından çekti. Dudakları Ömer'in dudaklarıyla karşı karşıya kaldılar. Ömer gözlerini kapadı ve çok yüksek bir kayadan denize atlıyormuş gibi Süheyla'nın dudaklarına atıldı. Başları birbirinden ayrıldığı vakit, artık sinemalardaki birinci planları düşünmüyordu. Süheyla'nın gözlerine baktı. Sonra bir daha öptü genç kızı. Bir daha, bir daha... Sonra büyük kavgadan muzaffer çıkmış gibi, kafası dimdik durdu. Süheyla'nın belini bıraktı. Onun sağ elini sol eline aldı ve parmaklarını parmaklarına geçirdi. Öndekiler durmuş onlara bakıyorlar. Cevat seslendi: - Hele şükür aradaki buzlar çözüldü demek... Ömer cevap verdi: - Biraz uzun sürdü ama, çözüldü... Eh ne de olsa bu işin içine bile numara sokuyoruz. Kahrolası, yarı münevverlik var serde.
Sayfa 242 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Saçlarım üç numara ile dibinden kesik, tıraşım on günlük, çocukların kedi ölüsünü sürüklemesi tarzında kendini taş merdivenlerden koğuşa doğru çekerken genç ve hoyrat gardiyanın: - İhtiyar! Nereye? Diye bağırmasına kızmıyorum. Bu hançer sese karşı en küçük kırgınlık düşerse içime, hemen tövbeye yapışıyorum. Ben artık kimseye kızmak, hiçbir hakaretten kırılmak hakkına malik değilim... .. Allah için öfkeden başka hiçbir davranış kabul etmiyorum. Benim kalbim kırılmak içindir; başkalarının kalbi ise okşanmak için... Asıl ben, kalp kırmamaya bakayım.
"Düşündüğüm kadar güçlü olmayabilirim" dedi yaşlı adam. "Ama epey numara bilirim ve azimliyim."
"Genç olduğum için özür dilerim." dedi Deborah, yarı yarıya numara olan bir küskünlükle. "Bizim de herkes kadar deli olmaya hakkımız var."
Sayfa 132 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
717 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.