Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Haftalık Türkçü Dergi: Orkun: 06 Ekim 1950'de Atsız ve arkadaşları Orhun dergisini yeniden çıkardılar. Yalnız derginin adında küçük bir değişiklik vardı. Orhun değil Orkun idi. “Orkun'un tarihçesi” başlıklı ilk yazıda derginin, 1933-34'te dokuz sayı, 1944'te yedi sayı çıkan Orhun'un devamı olduğu belirtiliyor; “Şimdi
Yirmi Yedi Numara - Yirmi Sekiz Numara
"Kötülük yapmak bize dışarıdan gelir,ilavedir; iyilikse bize başlangıçta verilmiştir." "İnsan kötülüğü kabul edip içine sindirdiğinde,artık şeytanın onu kandımasına gerek kalmaz."
Reklam
bi an kimse gelmeyecek sandım ama seni de beklemiyordum kedicik
"O anda bu çocuğun kim olduğunu anladım. Yedi numara. Gerard 'Gibsie' Gibson. Claire'in aşkı. Kedi bakıcısı. Tuhaf çocuk. Tanrıya şükür!"
Sayfa 186 - ShannonKitabı okudu
sabah, paul’ün uykusuzluktan sararmış yüzündeki seyrek gülümsemeyle dağıttığı kahvelerin içilmesinin ardından, masanın altındaki yirmi bir ayak hareket etti. manue adındaki genç kadının sadece bir ayağı vardı. diğerini zargana kesmişti. karşılığında manue’nün çocuğunu çok zengin bir ailenin evlat edinmesini ve kadının da morfinden kurtulup sokaktaki yatağını daha kuru bir yere, tapusunda kendi adının yazılı olduğu bir villanın ikinci katına taşımasını sağlamıştı. bütün bunların otuz yedi numara bir ayak için fazla olduğunun bilincindeydi. herhangi bir morgdan da karşılayabilirdi ihtiyacını ve nöbetçi görevliye vereceği birkaç bin markla kurtulabilirdi işten. ama o, morfin etkisindeki bir canlının bileğinin üstünde gidip gelecek bir elektrikli testerenin çıkaracağı sesi ve o sırada kadının üzerinde gidip gelmekte olan evsiz zencinin soğukkanlılığının boyutunu merak etmişti. kimseyi yaralamanın ya da öldürmenin peşinde olmamıştı hiçbir zaman. insanlarla dövüşmemesi gerektiğini bilirdi. yasalardan daha güçlü olmadığının farkındaydı. onun için oyuncularını yasal olmayan hiçbir işe sokmuyordu. onlara hırsızlık ya da katillik yaptırmıyordu. oysa içlerinde böyle şeyleri yapmaktan büyük zevk alabilecek olanlar vardı.
Aradaki masaya rağmen ileri atılıp boynundan yakalamaya çalıştı ama Aybüke'nin eli kolunu anında yakalayınca öylece kaldı. Kısa bir sessizlik çöktü ortama. Aybüke Zülfikar'a baktı. Zülfikar Aybüke'ye. Süleyman ise her ikisine de. Sessiz ama aslında sesi olan bir sesti. Aybüke bangır bangır uzandığın topraklar benim
#AybükeAkar #ZülfikarŞahin #SüleymanMercan #BarbarosYüce #AlicanTokmak #TimurTöngeKitabı okudu
“Bense dönmek istemiyordum bir daha oraya. Ora. Çocukluğuma. Başımda okunan dualara, boynuma kesilen gümüş paralara… Üç numara tıraşıma, trahomlu gözlerime, sahasında hep kaleci olduğum o arsaya. Hele hele on yedi yaşıma, hiç mi hiç dönmek istemiyordum.”
Reklam
Yedi Numara'dan Zeliha?
Yalnızca su gereksinimi miydi acaba, kocaman Leş Kargası'nın, dökme demir *babanın üstüne konup, gagasındaki İstavrit'i pençelerinin altına alarak gıdım gıdım yemeğe başlamadan önce, getirip iskele musluğunun damlata damlata tahtada açtığı ve içini doldurduğu deliğe koymasına, ancak suyun içinde bir­ kaç kez yuyarladıktan sonra yemeğe götürmesine, yolaçan?
Sayfa 34 - *buradaki içten içten soru işaretide benden olsun (:
"Doksan yedi," dedi kadın."ve son." "Bu ne demek?" "Hatırlıyorum," dedi kadın. "Hatıralarıma, onları düzene koyabilmek için bir numara veriyorum."
Sayfa 219Kitabı okudu
Otuz yedi numara
Belki de sahip olduğun şeyler var ancak sen yoksun, denildiğinde verdiği karşılık ürperti ve yürek çarpıntısından ibaretti.
Sayfa 43
YETMİŞ YEDİ NUMARA
İnsanlarla bir arada olmak, kişiyi kendini gözlemlemeye teşvik eder.
Sayfa 82
Reklam
Yirmi Yedi Numara
Kötülük yapmak bize dışarıdan gelir, ilavedir; iyilikse bize başlangıçta verilmiştir.
Sayfa 33
Trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı askerî nakliye sefinesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan Fâtih Câmii ve çevresindeki, herbiri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta Zağnos Paşa’nınki olmaküzere taş köprüleri ve nice câmi ile, Küçük Ayvasıl Kilisesi, hükümet binâları,
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.