Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
170 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Toplumsallığı, ülke gelişimini, dünya düzenini çok iyi tanımış olan Zweig 'ın kaleminden çıkan bu eser; insanda ülkesini yüceltme, toplumu ve toplum haklarını koruma gibi güdüler uyandırarak bilinçli birey oluşmasına katkı sağlıyor. Kitapta geçen bazı paragraflar üzerinden bunu ayrıntılı olarak dilim döndüğünce açıklamak isterim. Avusturyalı
Geleceğe Güven
Geleceğe GüvenStefan Zweig · Everest Yayınları · 2011160 okunma
72 syf.
5/10 puan verdi
Bu roman ilk olarak 1912 yılında London Magazine’de yayımlandı. 1915 yılında da Macmillian Yayınevi tarafından kitap olarak basıldı. “Kıyamet sonrası edebiyatı” olarak isimlendirilen edebi tarzın ilk örneklerinden ve kurucu metinlerindendir. Güzel bir kitaptı, Granser karakteri yaşadığı acıları ve çaresizliği anlatıyordu biraz da
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,5bin okunma
Reklam
Barut tekrar gelecek. Bunu hiçbir şey engelleyemez. Aynı eski hikâye yeniden, yeniden yaşanacak. Sayısı artan insanlar savaşmaya başlayacaklar. Barut sayesinde insanlar milyonlarca insanı öldürecek ve çok ileride bir gün yeni bir uygarlık, sadece bu yoldam, ateş ve kan üzerinden evrilecek. Peki bunun faydası ne? Eski uygarlıklar nasıl yıkıldıysa bu yeni uygarlık da geçip gidecek. Zaten her şey gelip geçer. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek, sonu gelmez bir akış içinde birbiriyle itişip çekişecek o ölümsüz tipleri ortaya çıkarır: rahibi, askeri ve kralı. Çağların bilgeliği, şu bebelerin ağzında nasıl da dile geliyor... Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek; uygar devletin hayranlık veren, eşi benzeri görülmemiş harikalarının, sonu gelmemecesine, tekrar tekrar kanlı iskeletleri üzerinde yükseldiği tüm diğer insanlarsa büyük ıstıraplar içinde sürekli çalışacak. Mağaradaki kitapları yok etsem de aynı şey; kitaplar olsun veya olmasın, içlerindeki eski gerçekler tekrar keşfedilecek, eski yalanlar tekrar devreye girecek, orada yazılan yaşantılar tekrar yaşanıp sonraki kuşaklara aktarılacak. Ne faydası var?
"Barut tekrar gelecek. Bunu hiçbir şey engelleyemez. Aynı eski hikâye yeniden, yeniden yaşanacak. Sayısı artan insanlar savaşmaya başlayacaklar. Barut sayesinde insanlar milyonlarca insan öldürecek ve çok ileride bir gün yeni bir uygarlık, sadece bu yoldan, ateş ve kan üzerinden evrilecek. Peki bunun faydası ne? Eski uygarlıklar nasıl yıkıldıysa bu yeni uygarlık da geçip gidecek. O uygarlığı inşa etmek elli bin yıl alsa da geçip gidecek. Zaten her şey geçip gider. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek, sonu gelmez bir akış içinde birbiriyle itişip çekişecek o ölümsüz tipleri ortaya çıkarır: rahibi, askeri ve kralı. Çağların bilgeliği, şu bebelerin ağzında nasıl da dile geliyor... Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek; uygar devletin hayranlık veren, eşi benzeri görülme- miş harikalarının, sonu gelmemecesine, tekrar tekrar kanlı iskeletleri üzerinde yükseldiği tüm diğer insanlarsa büyük istıraplar içinde sürekli çalışacak.
Renginiz solacak, avurtlarınız çökecek ve bakışlarınız donuklaşacaktır. Korkunç ıstıraplar içinde kıvranacaksınızdır. Ah! Henüz gençken bilin gençliğinizin değerini. Altın kadar değerli olan günlerinizi can sıkıcı insanları dinleyerek, başarı şansı olmayan kişileri geliştirmeye çalışarak ya da hayatınızı cahillere, sıradan ve bayağı kişilere adayarak bol keseden harcamayın. Bütün bunlar çağımızın hastalıklı amaçları ve yapay idealleridir. Yaşayın! İçinizde saklı duran o muhteşem hayatı çıkarın dışarı ve yaşayın! Hiçbir şeyi boşa harcamayın. Her vakit yeni heyecanlar peşinde koşun. Hiçbir şey korkutmasın sizi..
Renginiz solacak, avurtlarınız çökecek ve bakışlarınız donuklaşacaktır. Korkunç ıstıraplar içinde kıvranacaksınızdır. Ah! Henüz gençken bilin gençliğinizin değerini. Altın kadar değerli olan günlerinizi can sıkıcı insanları dinleyerek, başarı şansı olmayan kişileri geliştirmeye çalışarak ya da hayatınızı cahillere, sıradan ve bayağı kişilere adayarak bol keseden harcamayın. Her vakit yeni heyecanlar peşinde koşun. Hiçbir şey korkutmasın sizi... Sizde bu kişilik varken, yapamayacağınız bir şey yoktur. Dünya bir mevsimliğine sizin olabilir...
Reklam
Barut tekrar gelecek.Bunu hiçbir şey engelleyemez.Aynı eski hikaye yeniden,yeniden yaşanacak.Sayısı artan insanlar savaşmaya başlayacaklar.Barut sayesinde insanlar milyonlarca insan öldürecek ve çok ileride bir gün yeni bir uygarlık,sadece bu yoldan,ateş ve kan üzerinden evrilecek. . . .Çağların bilgeliği,şu bebelerin ağzında nasıl da dile geliyor...Kimisi savaşacak,kimisi yönetecek,kimisi dua edecek;uygar devletin hayranlık veren,eşi benzeri görülmemiş harikalarının,sonu gelmemecesine,tekrar tekrar kanlı iskeletleri üzerinde yükseldiği tüm diğer insanlarsa büyük ıstıraplar içinde sürekli çalışacak.
Herkesin düşünceleri, buna bağlı oluşan duyguları, kendi dünyasını oluşturur. Yani iç dünyalar benzersizdir, tektir, birtakım benzerlikler gösterse de başkalarına yabancıdır. Hepimiz kendi dünyalarımızın hapishanesinde , vazgeçemediğimiz düşünce ve duygularımızla adeta tutsaklığımızı yaşarız. Arzularımız, beklentilerimiz, korkularımız ve düşünce tarzımızdan kaynaklanan ıstıraplar kol gezer bu hapishanede. Hâlbuki dünya, sadece çevremizde gördüğümüz, işittiğimiz, dokunduğumuz, kokladığımız şeylerden ibaret değil.Yani bütün bu dış dünyayı oluşturan öğelerin dışında bir de iç dünya dediğimiz ruhsal dünyamız var. Düşüncelerimizle, duygularımızla, algılarımızla, yorumlarımızla, heyecanlarımızla, aşklarımızla renklendiririz bu eşsiz dünyalarımızı. Dolayısıyla herkesin dünyasının farklı ve eşsiz bir rengi vardır. İnsanların dertlerini, üzüntülerini,birbirinden çok farklı sonuçlarını paylaşırken, yeni dünyalar keşfetmek , yani bu paylaşım, bu katılım, bu armoni, bir başkasını anlamak, onu yaşamak gibi olağanüstü bir duygu yaratır insanda. Bu da yaşamanın en gerçekçi tariflerinden biri değil midir?
Sayfa 114Kitabı okudu
Gerçek öyle tuhaftı ki, iyilik dolu bir kalple herkese iyilik ettiği halde yine de hapishaneye dönmüştü. Yeni acılar, yeni ıstıraplar tatmıştı.
Peki bunun faydası ne?
"Eski uygarlıklar nasıl yıkıldıysa bu yeni uygarlık da geçip gidecek. O uygarlığı inşa etmek elli bin yıl alsa da geçip gidecek. Zaten her şey geçip gider. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek, sonu gelmez bir akış içinde birbiriyle itişip çekişecek o ölümsüz tipleri ortaya çıkarır: rahibi, askeri ve kralı. Çağların bilgeliği, şu bebelerin ağzında nasıl da dile geliyor... Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek; uygar devletin hayranlık veren, eşi benzeri görülmemiş harikalarının, sonu gelmemecesine, tekrar tekrar kanlı iskeletleri üzerinde yükseldiği diğer insanlarsa büyük ıstıraplar içinde çalışacak. Mağaradaki kitapları yok etsem de aynı şey; kitaplar olsun veya olmasın, içlerindeki eski gerçekler tekrar keşfedilecek, eski yalanlar tekrar devreye girecek, orada yazılan yaşantılar tekrar yaşanıp sonraki kuşaklara aktarılacak. Ne faydası var? "
461 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.