Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
İNSAN: Gerçek bilgiye özlemim var. Binlerce yıldan sonra, kurduğum tuzakları bugün tamamladım. Bu metod-lar, bu laboratuvarlar ve bu araçlar bende varken, bilgi kendiliğinden tuzağıma düşecek. Ben, bir avcı gibiyim, kurduğum laboratuvarlar da tuzak... Madde ile maddeyi avlıyorum. Bugün, her günden fazla maddeye hâkimim; şu heykele bak, çirkin ve
Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi.
Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık:
“Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim.
Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı