Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama
Ama, ama, ama, ama, yine karşıma çıktı, diye düşündü Breuer, yine o “ifrit ama”. Kendini yumruklayası geldi. Bütün hayatı boyunca “ama” pozisyonu almıştı, şimdi Freud’la, kısa bir süre önce de Nietzsche’yle aynı durumu yaşamıştı ve her ikisinde de içinden onların haklı olduğunu düşünmüştü.
Severmişim Meğer Yıl 62 mart 28 Pırağ-Berlin tireninde pencerenin yanındayım Akşam oluyor Dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini severmişim meğer Akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedim Toprağı severmişim meğer Toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen Ben sürmedim Pılatonik biricik sevdam
Reklam
Ama, ama, ama, ama, yine karşıma çıktı, diye düşündü Breuer, yine o “ifrit ama”.
Eğer Türk edebiyatında Oğuz Atay (1934-1977) diye bir yazar olmasaydı ve çevirmen Ahmet Cemal günlerden bir gün onunla tanışmasaydı, Körleşme diye bir roman dilimize belki de çok daha geç bir tarihte ve bir başkası tarafından çevrilecekti. ""Yetmişli yılların ikinci yarısıydı, Oğuz Atay'la hiç karşılaşmamıştım. Onu sadece Tutunamayanlar adlı romanından tanıyordum. Bir öğlen vakti bağlanan telefonda karşıma Oğuz Atay çıktı. Söze derhal -sen- diyerek başladı."" --Sen rakı içer misin? **Arada evet... --Peki şalgam suyu ile birlikte içtin mi? **Hayır. --Güzel. O halde bu akşamüstü saat altıda Atlas Sinemesı'nın girişinde ol. Seni bir yere götüreceğim. **Dediği saatte buluştuk. 'bir yer' dediği, Ağa Camii'nden sapınca gidilen, 'kendin pişir kendin ye' tipi bir meyhaneydi. Oturup etlerimizi seçtik. Daha doğrusu Oğuz Atay seçti. Benimle yıllardır tanışıyormuş gibi konuşuyordu. O güne kadar yaptığım çevirilerin neredeyse hepsini okumuştu. Bu arada şalgam suyu ile rakı nefis gidiyordu. Bir ara çantasından Elias Canetti adlı bir yazarın Auto da fe başlıklı romanı çıkardı. Canetti'nin -sonradan benim 'Körleşme' diye Türkçeleştireceğim- Die Blendung'unun İngilizce çevirisiydi. --Bu romanın aslı Almanca. Ben Ingilizce çevirisini bir solukta okudum. Şimdi sen en kısa zamanda romanın Almancasını getiriyorsun ve yine en kısa zamanda çeviriyorsun. Müthiş bir yazar, romanı da öyle!
Sayfa 13
Ölüm bile çıktı karşıma, yine de sürekli bir mutluluk duygusu kaybolmuyor içimden.
Cehape basın özgürlüğü konuşacak son partidir
1925 yılını takiben yürürlüğe konulan Takrir-i Sükün Kanunu ile muhalif ses çıkarabilecek basın susturulmuş, ancak 1929'dan itibaren kısmı bir serbestliğe gidilerek küçük dozajda da olsa muhalif yazılara katlanılır olunmaya başlanmıştı. Ancak, kararlaştı­rılan yeni dönemde buna da razı olunmaz ve hiç gecikmeden basına yö­nelik yeni uygulamalar
Reklam
Onun bunu bana olan kişisel hıncından yaptığına inanıyorum. Anlarsın ya, geçmişin öcünü almak istiyor, oysa hiçbir zaman, hiçbir şey için suçlu değilim ona karşı. Aklıma geldikçe bile yüzüm kıpkırmızı oluyor. Şimdi yine çıktı işte karşıma, temelli çıktı hayatımdan diye düşünüyordum.
220 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.