Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
Yine karşıma çıktı diye düşündü Breuer, yine o "ifrit ama". Kendini yumruklayası geldi. Bütün hayatı boyunca "ama" pozisyonu almıştı, şimdi Freud'la, kısa bir süre önce de Nietzsche'yle aynı durumu yaşamıştı ve her ikisinde de içten içe onların haklı olduğunu düşünmüştü.
Çelik püskürtüyor deniz
Ve Mecidiye Tabyası’nı altüst eden ateş,
Mermi yağıyor âdeta,
Cesur Mehmetçiğimin üzerine.
Ve bir emir
Takım subayı Fehmi Bey’den:
Sığınağa gir, asker hemen!
Otobüs makilerle kaplı yamaçların arasından, mahmur birinin yürüyüşü gibi, yorgun ve sessizce salınarak ilerliyordu. Çağlar öncesinin bir İon kentine doğru, Ege Denizi’ne, sardunya ve begonvil bezeli bahçeler, taştan evler ve zeytin ağaçları ile dolu köylerin olduğu, ıtır kokan sahil kasabasına doğru. “Eskiden kıyıyı takip eden yoldan gidilirdi,
MerhabaPierre, Bu senenin haziran ayında Frankfurttaki seminerine katıldım ve o zamandan beri olanları kelimelere dökmekte zorlanıyorum. Formüle edilmiş bir sürü isteğim peş peşe gerçekleşti. Ama anlaşılan o ki en büyük isteğim olan şey, yeni bir hayat arkadaşı bulmak, bir türlü yankı uyandırmıyordu.Böylece senin tavsiyelerine uyarak, işe şu ana
Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.
Mavzer omuzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım
Düşman kurşunlarına inat köprü başında
Memleket türküleri çağıracağım.
Bu dağlarda biz yaşarız, bu dağlar bizim dağımız.
Namusumuz temiz, bayrağımız hür
Ama, ama, ama, ama, yine karşıma çıktı, diye düşündü Breuer, yine o “ifrit ama”. Kendini yumruklayası geldi. Bütün hayatı boyunca “ama” pozisyonu almıştı,
Şamil'in etkileyici coşkusunu görmek için zamanı biraz ileri alıp 1843 yılına gitmemiz gerekir. Büyük ve Küçük Çeçenistan aşiretleri, Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Askerleri diğer cephelerde kıyasıya mücadele eden Şamil Çeçenistan' a destek gönderemiyordu. Çeçenlerin mücadeleye devam etme imkanı kalmamıştı. Evleri yerle bir edilmiş
Şamil'in etkileyici coşkusunu görmek için zamanı biraz ileri alıp 1843 yılına gitmemiz gerekir. Büyük ve Küçük Çeçenistan aşiretleri, Ruslar tarafından kuşatılmıştı. Askerleri diğer cephelerde kıyasıya mücadele eden Şamil Çeçenistan' a destek gönderemiyordu. Çeçenlerin mücadeleye devam etme imkanı kalmamıştı. Evleri yerle bir edilmiş
Dünyadaki servet dağılımı nasıldı, biliyordum, ama unutmuşum, dur bir arama yapayım dedim. Karşıma bir rapor çıktı. Uluslararası insani yardım kuruluşu Oxfam tarafından yayınlanan bir rapormuş bu. İşin doğrusu bu kurumu da bilmiyorum, gerçekte ne iş yaptığını, hangi amaçla yaptığını da. Ama rakamlar benim için yeterli. Buna göre dünyanın en zengin 26 milyarderinin serveti, dünya nüfusunun en yoksul yüzde ellisini oluşturan 3.8 milyar insanın toplam varlığına eşitmiş. Yani 26 kişiden söz ediyoruz! Panis çevir salonda oturup birlikte çay içebilecek kadar insan demek bu. Bir avuç insan. Yine bu Oxfam raporlarına göre başka bir karşılaştırmayla dünyanın yüzde birlik kesiminin serveti, geri kalan yüzde 99’luk kesimin servetinin toplamı kadar. Tablo ortada. Demek ki hâlâ bir şekilde bir köleler var, bir de efendiler.
Ben çöpçülerle onur duyan bir belediyeciyim… Çünkü bir dönem ben de sürgün yemiş ben de yaklaşık 2 sene kadar çöpçülük yapmıştım.. O sabahçı çorbacıların, o ekip çalışmasının tadını bulamadım 25 yılık çalışma hayatımda.. En lezzetli çayı çöp ekipleri içerler sabahın 5 inde ilk dem.. En keyifli sohbetler çöp ekiplerinde olur. Bazen sokakta
Yaşanılan bu kaosun içinden biraz olsun çıkacak bir yer lazım. Sığınacak kaç liman kaldı? Biraz nefes alacak, dönüp uzun uzun seyredecek, güzelliğiyle insanı kendinden geçirtecek bir uzun hayal lazım. Soluk soluğa bırakacak, dörtnala yaşatacak, derin derin nefes aldıracak bir yer lazım.
Bir güzelliğe sığınmaktan başa çare yok. Yaşanan bunca kötü