`Her şehrin bir sahibir vardır ve o sahipleri toprağın üzerinde yaşayanlar değil toprağın altında yaşayanlardır. Zira ölüm ölmeyi yok olmak,yitmek,kaybolmak zannedenleri öldürür..`
Öylesine fani ki insan, varlığının asıl güvenini gördüğü yerde bile, kendi varoluşunun tek gerçek etkisini yaptığı yerde, sevdiklerinin hatıralarında, ruhlarında bile sönüp, yitmek zorunda, hem de onca tez!
Büyük bir oda. Bahçeye açılan bir pencere
Ortada bir masa
Yanda bir kapı
Daha birkaç şey: Örneğin bir yunus balığı camdan, bir heykel
Sabah. Duvarda gün tanrıları
Rezneler, sedef otları, küpe çiçekleri görünür pencereden
Görünür ama görünmez
Yani hiçbir şey yerinde değil pek. Bugün ne?
Salı! O bile yerinde değil
Bir bardak, bir sürahi yerinden
Irmağın sularına kapılmış bir şişe içinde okunmamış bir mektup olmak yetmiyor. Islanıp okunmayacak duruma gelmek, hatta paralanıp tümden yitmek pahasına da olsa çıkmalı o mektup şişesinden.
Oh, öylesine fani ki insan, varlığının asıl güvenini gördüğü yerde bile, kendi varoluşunun tek gerçek etkisini yaptığı yerde, sevdiklerinin hatıralarında, ruhlarında bile sönüp, yitmek zorunda, hem de onca tez!
Oh, öylesine fani ki insan, varlığının asıl güvenini gördüğü yerde bile, kendi varoluşunun tek gerçek etkisini yaptığı yerde, sevdiklerinin hatıralarında, ruhlarında bile sönüp, yitmek zorunda, hem de onca tez!
Irmağın sularına kapılmış bir şişe içinde okunmamış bir mektup olmak yetmiyor.. Islanıp okunmayacak duruma gelmek, hatta paralanıp tümden yitmek pahasına da olsa çıkmalı o mektup şişesinden..