Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bana, "Yunus!" dedi, parmağını kalbimin üzerinde gezdirerek, "burası kalbinin en değerli yeridir. Burada siyah bir nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta, yoğun bir damla kandan ibarettir. Adına 'süveyda' yahut 'sevda' derler. Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. Çünkü sevda, kara talih içinde, o kara kan damlasında büyür. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları, işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa, parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk, işte bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa âşık artık ne yaptığını bilmez olur."
HASTANE KORİDORLARI Grilere yer yok; Ya siyah, ya beyaz, Ya yeni doğan Ya da yeni ölen... Lakin tüm koridor duvarları gri... Kurtuluş tehirli; umutlar reçeteli... Suni teneffüsler, serumlar, antibiyotikler... İlkyardım üzerine operasyonlar; yoğun bakıma düştü aslında tüm ruhlar... Sık nefes alış-verişlerin uygun adımındaki taze
Reklam
Yoğun bir dönemin ardından sonunda yaz kitaplarımı okumaya başladım.Açılış kardeşimin dilinden düşürmediği benim de merak ettiğim bir kitaba ait:"SİYAH BUZ" :))
"Bana Yunus! dedi parmağını kalbimin üzerinde gezdirerek,Burası kalbin en değerli yeridir.Burada siyah bir nokta vardır.Canın canı, sevenin cananı buradadır.O nokta yoğun bir damla kandan ibarettir.Adına "süveyda" yahut "sevda" derler.Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim.Çünkü sevda kara talih içinde o kan damlasında büyür.Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları işte o bir damla kan içinde dalgalanır çırpınır.Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa ; parçalanır tüm vücuda dağılır.Aşk işte bu dalgalanmanın adıdır.Ve bir kez dalgalanırsa aşık artık ne yaptığını bilmez olur " Ancak bu kadar güzel tarif edilebilirdi.İskender Pala'nın Od adlı eserinden alıntıdır :))
Ama bu kezde yeni bir zehir hayatına nüfuz ediyordu: monotonluk. Yaşamını bir çember gibi sara alışkanlıklar onu boğacak kadar sıkmaya başlamıştı. Her geçen gün biraz daha bunalıyordu. Gitgide daha geç kalkmaya başlamıştı, sabahları toplantıya zor yetişiyordu. Akşamları bütün gün eşek gibi çalıştığını bahane ederek televizyonu açıp karşısına geçiyordu. Yavaş yavaş iş hayatının küçük ama yoğun uğraşıları onun yazarlık hayallerine baskın çıktı.
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Reklam
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
“SOMAS’TAN AY IŞIĞINA” VE MEHMET KUVVET M.NİHAT MALKOÇ Mehmet Kuvvet Trabzonlu bir şiir işçisi… Daha düne kadar böyle anılıyordu; fakat artık ona bir de “öykü yazarı” sıfatını eklememiz gerekecek. Zira değerli şair ve yazar dostum Mehmet Kuvvet “Somas’tan Ay Işığına” adlı bir öykü kitabı çıkardı geçenlerde. Bugüne kadar şair olarak bildiğimiz
652 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Dönemin olaylarıyla birlikte bir yasak aşkı anlatan bir roman. Kitabın başlarında sıkılarak okudum çünkü anlatımı yoğun. İlerledikçe bağlandım, beğenerek okudum.
Kırmızı ve Siyah
Kırmızı ve SiyahStendhal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.