İhbar dosyalarını incelememiz, sonra yolsuzluk iddialarını madde madde sıralamamız bir hafta sürmüştü. Olur ama, bu kadar hak yemek, bu kadar yolsuzluk olur mu? Sinirden kan beynimize sıçramıştı.
Eğer daha adil bir ülke olsaydık, eğer bu kadar işkence, yolsuzluk, vahşet, yalan sarmasaydı ortalığı ...
Eğer politikacılar bu kadar iğrenç olmasalardı ...
" İnsanın olduğu her yerde bir yolsuzluk olabilir, yol yapan insan yolsuzluk da yapabilir ancak üzerinde yolu olmayan sahralarda, bozkırlarda yolsuzluk olmaz bu dünyada. "
Toplumun tenkitçi olması lazım. Yönetenleri devamlı takip edip mercek altında tutması lazım. Buna çok dikkat edeceksiniz ve kendinizde bir ödev olarak göreceksiniz. Küçük insanlarla yöneticiler, küçük menfaatler için aynileşmeye başlarsa orada yolsuzluk, irtikâp, rüşvet, ahlâksızlık düzeni hakim olur. Bu biraz da bezginlikle ilgilidir. Herkes güya kendi gemisini kurtarmaya bakar ama aslında kimse hiçbir şey kurtaramaz. Çünkü fırtına gittikçe artmaktadır. Sizin takanız da o fırtınadan kurtulamaz.
Siyasal iktidardan kaynaklanan öfke seli sağduyuyu yok ederek, vicdanları ipotek altına almaya çalışır.
Adalet duygusu kaybolur, yerini güdümlü hukuk, peşin yargı ve siyasal kine bırakır. Böyle dönemden geçiyoruz."
Cumhuriyet 1976