Gülümsedi, içten bir gülümsemeydi. Sanki hiçbir şey olmamış da yolda tesadüfen karşılaşıp selâmlaşmışız, öyle bir gülümseme işte. Yolun açık olsun Aycan demek isterdim ona, umarım İstanbul’daki kaleciler daha iyi kalplidir, kimse kazan dairelerine çağırıp fırlama arkadaşlarına elletmez seni. Bunu diyemedim tabii, “Babam benim yaşımdayken oranın ortasında oturup ağlamış,” dedim.