Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.11
Kitabın ortalarına geldiğimde beynimi saran tek düşünce “Bu kadın amma da karakter israfı yapmış!” oldu. Bunca karakteri bir hikayede kullanmak, yılbaşı sofrası kurmak gibi. O kadar çok çeşit ve o kadar fazla miktar olur ki, insan o gece tıka basa kusana kadar yese de, yılbaşını izleyen bir hafta boyunca o geceden arta kalanları yer.
Bu kadar çok
Kitap Aziz Nesin'in o kıvrak zekasını buram buram içeriyor. Bürokrasi enfes bir biçimde eleştiriliyor ve çok doğru yerlere parmak basıyor. Çünkü devlet dairelerinde yapılan yanlışlıklar hepimizin başına gelmiştir ki bunlardan biri de benim o nedenle hiç şaşırmadım açıkcası :)
Kitap benim için yorucu oldu bunun nedeni de karakterin benim normal hayatta bile tahammül edemediğim bir karakter olunca kitapta onca sayfa da okumak zor oldu biraz. Aynı sıkıntıyı Sabahattin Ali'nin Raif Efendi karakterinde de yaşamıştım. Yoksa kitap gayet güzeldi. Yazıldığı dönemi de düşününce sanırım herkesin okuması gerekenlerden eminim hepiniz kendinizden bir şeyler bulacaksınız..
Herkese keyifli okumalar dilerim...
Öncelikle kitap, kesinlikle bir bilimkurgu değil. Bunu bilerek kitabı okumak gerekiyor. Kitap, Karl adında bir insanın psikolojik sıkıntılar, cinsel sıkıntılar olarak yorumlayabileceğim aşırı gel-gitli cinsel hayatı, çeşitli insanlar tarafından sürekli eleştirilmesini anlatıyor. Günün birinde Karl, zaman yolculuğuyla M.S. 28 yılına, İsa Peygamber'in çarmıha gerilmesine yakın bir zamanda önce Yahya'nın yanına, sonra Nasıra'ya İsa'yı bulmaya gidiyor.
Kitabın iki tarihi aynı anda anlatması, geçişleri anlamak kolaysa da yorucu oldu. Öyle ki Karl'ın psikolojisini anlamamız için olduğunu tahmin ettiğim geçmiş hayatından sahneler, aşırı derecede gereksizdi. Bu kısımlar ilerleyen kısımlarda kendisinin İsa Peygamber olarak neden bu şekilde davrandığını anlamamız için, kısacası psikolojisini anlamamız için yazılmışlar sanırım ancak hiçbir çıkarım yapamadım, dümdüz okudum maalesef.
Kitabın Hristiyan dininin peygamberine yaptığı şey ise sanırım edebiyat veya ifade özgürlüğünden ziyade biraz hakaret sınırlarına yakınlaşmış halde. Bu durumu tabi ki hikayenin gelişimi açısından kabul edebilecek gibi olsak da bu şekilde, hakaretvari bir dille izah edilmesi beni rahatsız etti. Gereksiz dini hassasiyetten değil, anlatılacak şeyin bu şekilde anlatılması olumsuz geldi.
Kitap, The Man from Earth filminin çok bozulmuş bir hali gibi (Belki de film bu kitaptan esinlenerek yazılan çok daha düzgün ilerleyişli bir eserdir.).
Sonuç olarak kitabı hiç beğenmedim ve -benim anladığım anlamda- bir bilimkurgu eseri olmamasının yanında, hiçbir şey değil. Önermiyorum.
İSİMSİZ ROMAN
Kitabı okurken karakter isimlerinin olmaması çok yorucu oldu.  Alışıldık hikayelerin aksine farklı bir konu seçilerek kitabın içeriği hazırlanmış, kitap bazı yerlerde baya akıcı olmasına rağmen bazı yerlerde ise aynı tekrarları bir paragraf boyunca sürdürerek okuma zorluğu yaşattı.
'Mızıkanin nağmeleri otel penceresinden sızıp kasabanın dumanı tüten kırmızı kiremitli damlalarına doğru yayılmaya başladı. Nereye kadar gider bu ses, kime ulaşır ' ....
Nereye kadar gider bu ses kime ulasir; evet bu ses bu uzun hikaye bugün bana kadar ulaştı keşke daha önce ulassaymis. Ne kadar geç kalmışım Mustafa kutlu ' nun hikayelerine. Az sayfalara nasıl hayatlar sığdırmış. Nasıl yazmış böyle güzel bir hikayeyi. Devamı olsaydı devamı olsaymis dedirttiren bir o kadar da güzel bır sondu dediğim uzun hikaye. Eskiler o kadar güzel bır o kadar yorucu bir hayatın oldugunu yeri geldiğinde agladigim bazı yerlerinde guldugum bir kitap oldu . Güzeldi . Çok güzeldi.
Kendine ait bir oda benim Virgina Woolf ile tanışma kitabım oldu. Onu okumak için kendimi hem geç kalmış hem de tam da vaktinde okumuş hissediyorum. Daha erken yaşlarda okuyup, okumuştum onu ben haline bürünüp sadece feminist bir söylem arkasına sığdırmaktan korktuğum için, bugün onu anlayarak, sindirerek okuduğuma inanıyor ve bahsettiklerinin feminist bir görüşten ziyade “cinsiyetsizlikte eşitlik” kavramı olduğunu görüyorum.
Teknik olarak kitap zihinsel akış yöntemi ile yani düşündüklerinin yazıya aktarılması tarzı ile yazılmış. Alışık olmayanlar için biraz yorucu bir dil gibi gelebilir ama benim sevdiğim bir teknik olması bana keyif verdi. Ayrıca bahsetmeden geçemeyeceğim; ben kitabı İndigo Yayınevi’nden okudum. Virginia Woolf’un kurduğu uzun cümleler nedeniyle çeviri kaynaklı mı bilemiyorum ama çok fazla anlatım bozukluğu vardı. Başka bir yayınevinden yeniden alıp tekrar okumayı planlıyorum.
Woolf’u okadar sevdim ki, bu kitabı da dahil olmak üzere (kütüphanemde şu an Dalgalar kitabı yine İndigo yayınlarından olmak üzere mevcut) diğer tüm kitaplarını okumayı planlıyor ve okuma listemde en üst sıralara alıyorum. İlginize çok teşekkür ederim.
Sevgiler,
