Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yusufcan Durmuş

Yusufcan Durmuş
@yucandu
Gelir Uzmanı
İstanbul Üniversitesi
Düzce
Düzce, 22 Mayıs 1989
21 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Denizci değilim, ama uzak denizlerde yıkanan Uçsuz bucaksız kıyılar kadar uzak olsan da sen Sana ulaşmak için açılırdım denizlere.
Sayfa 41 - İKYKitabı okudu
Reklam
Yorulmuştuk hayattan. Kayıtsızca sokulup, birbirimizin içinde uyuyuvermekti dileğimiz sanırım. Rüyalarım vardı. Ve rüyaların. Anlatmak istiyorduk birbirimize. Kimseye itiraf edemediğimiz uçurtmalar biriktirmiştik içimizde. Birbirimizin göğü olacaktık. Akranı olacaktık. Birbirimizin göğünde uçmaktı dileğimiz. Sanırım ikimizin de aradığı kayıp bir çocukluktu. Aşk; akranını bulamamış bir çocuktur... Hayata teğet geçer bu yüzden.
Sayfa 25 - Dergah 4. BaskıKitabı okudu
Çete İsmail kızını şakaklarından öptü. Saçlarını çözdü, bağladı, bir daha çözdü, birdaha bağladı. "Güzel Elmas, saçlarının her telinde beş tane elmas var. Koşuşup duruyorlar." "Niye altı tane değil?" "Altı tane elmas var." "Elmasına kaç elmas istersin?" "Bilmiyor musun sanki!" dedi Çete İsmail. "Biliyorum ama yine de soruyorum." "Bir elmas yeter." Elmas babasının çayına bir şeker attı. Pencereden bakarak "Elmas ne güzel bugün," dedi Çete İsmail. "Çok güzel. Elmasta bir tek bulut bile yok." Çete düzeltti: "Elmas bile yok." Yağmur kesileli iki saat olmuştu ancak; ama gökyüzü açıktı, aydınlıktı. Elmas yarı beline kadar eğildi pencereden, sokaktaki su birikintilerine baktı. "Elmastaki şu elmaslara bak," diye bağırdı babasına. "Sahici elmaslar gibi parlıyorlar." Sustu. "Bana ne zaman elmas göstereceksin, Çete?" dedi. "Adım Elmas ama şimdiye kadar hiç elmas görmedim."
Sayfa 40 - Adam YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Artık sevmeyen kadının gözlerini hemen tanırsınız. Denizi yırtan bıçak gibidir. Bombardımana uğramış tavernalar, ırzına geçilmiş melekler, etobur krizantemler, kükürt çağlayanları ve en müşfik anında, bir çift kör kuyudur o gözler. Üniversitenin gösteri salonunda Nergis'le yan yana oturmuş Zeynep'in sahneye çıkmasını beklerken, eski eşimin bana dikili gözlerinde şefkatten eser yoktu. "İçki mi içtin sen?" "Sadece birkaç bira," dedim. "Abartılacak bir şey değil." "Ben ne diyeyim ki sana? Bir gün bile değil... Kızının gösterisi bitene kadar birkaç saat bekleyeceksin alt tarafı." Açıkcası hâlâ biraz korkuyordum ondan. Kafası bozulduğunda ne yapacağı belli olmazdı. "İki üç bira diyorum yahu..." diye alttan aldım. "Hem Zeynep bendeyken asla içmiyorum, biliyorsun." "Evet, bir cümle önce birkaç biraydı, hemen üç tane oldu." "Üç, birkaça dahildir," dedim. "Ayrılık da sevdaya!" Bu şahane noktayı vurguladıktan sonra hıçkırmayaydım iyiydi.
Ben, hadsizlik ve cüretim hoş görülürse şayet, bir tek tebessüme aklını -kiraya vermeyip- direkt satacak kadar akıllı olan Ebu Bekir'in (r.a.) imanından istiyorum. Necip Fazıl merhumu rahmetle anmanın vaktidir şimdi. "Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür Sana çöl gibi gelen O göl diyorsa göldür!"
Reklam
"Hadi anlat," derdim sesimi buyurgan bir tona sokarak, "anlatırsan açılırsın." "Annemle babam..." derdi usulca. "N'olmuş onlara?" diye merakla sorardım. "Hemen her gece, ama her gece kıyasıya kavga ediyorlar," derdi Hamdi. Ben nedenini sorunca da, kimseciklerin bilmediği korkunç bir masaldan
Sayfa 175 - everest yayınlarıKitabı okudu
Babam gitmeyendi, gidemeyen... "Zeynep Hanım'a da yazık ettik, yine kasnağındaki ciğerdeldilerine şikayet ediyordur bizi" der, acı acı gülerdi. "Ciğerdeldi İsmail'in kapkara kaşlı Zeynep Hanım'ı ahhh! Hem sana, hem bana yazık ettiler!" Aşkta kaybedenin dört yanını birden sular çevirirmiş. Issız bir adaydı babam Neveser'den sonra. Sanırım onun gibi olmamak için gitmek istiyordum bu kasabadan.
Sayfa 12 - 3. baskıKitabı okudu
37 öğeden 31 ile 37 arasındakiler gösteriliyor.