136 syf.
·
Puan vermedi
Uydurma bir güzellik
Mitoloji elbette uydurmadır, ama uydurmaların en güzeli, en kullanışlı olanıdır. Özellikle de “Eski Yunan” mitolojisi… Başlıbaşına bir uzmanlık alanı olan bu mitolojideki olayların önemli bir bölümü Anadolu kaynaklı veya bu yörede geçiyor. Dahası, Halikarnas Balıkçısı’na (C. Ş. Kabaağaçlı) göre, mitolojisiyle içe içe geçmiş olan Eski Yunan medeniyetinin doğduğu yerdir de Anadolu. Dolayısıyla Eski Yunan ile özdeşleşmiş mitoloji dünyasından söz ederken Anadolu’dan söz etmemek mümkün olmaz ve Balıkçı’nın kitabının adı tam da bu nedenle “Anadolu Efsaneleri” olsa gerek (Mezopotamya mitolojisinin bu husustaki etkileri üzerinde durmuyorum, ama her şeyde olduğu gibi burada da etkisi mevcut). Tekrarlamak gerekirse, Anadolu’da vuku bulan ve Helenler (Antik Yunanlar kendilerine böyle diyorlardı) aracılığıyla dünyaca ünlü olmuş birçok mitolojik hikayeyi anlatıyor “Anadolu Efsaneleri”. Bu hikayelerin zaman içinde aldığı şekillere ve günümüze yansıyışlarına da değiniyor. Çok ilginç bağlantılar mevcut! Özel bir coğrafyada yaşıyoruz vesselam! Dünyayı anlamlandırma çabalarından biri olan mitler, çok eski zamanlara dair çok şeyler söylüyorlar. Helen dünyasının mitolojisinin bir özelliği de şu ki, onu bugün de tüm dünya öyle ya da böyle “kullanıyor”. İşte Troya filmi, işte “Pegasus” uçak firması, işte “hijyen” kelimesi, işte şehir adları, işte neler neler… Kendimizi ve dünyayı hikayelendirmeye mecburuz. Öyleyse bunların en zevklilerinden olan Helen mitolojisini okumaya, hele ki Anadolu’da yaşayan insanlar olarak, daha da mecburuz. Zeus aşkına!
Anadolu Efsaneleri
Anadolu EfsaneleriHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 2018750 okunma
"İ.Ö. 700 yılında Homeros ve Hesiodos Yunan mit hazinesini yazıya geçirdiler. Bu bütünüyle yeni bir durumun ortaya çıkmasına neden oldu çünkü bu mitler yazılmadan üzerinde tartışmalar yapılması imkansızdı. İlk Yunan filozofları, Homeros'un tanrı öğretisini eleştirdiler çünkü buradaki tanrılar insanlarla büyük benzerlikler gösteriyorlardı. Onlar da insanlar gibi bencil ve güvenilmezdiler. İnsanlık tarihinde ilk kez mitlerin de insanların düşüncelerinden başka bir şey olmadığı dile getirildi. Örneğin, bu mitleri eleştirenlerden biri de İ.Ö. 570'te doğan filozof Ksenofanes'tir. Ksenofanes, 'İnsanlar, tanrıları kendilerine bakarak yarattı.' diyordu. 'Ölümlüler, tanrıların da kendileri gibi doğduklarına, benzer giysileri, sesleri ve biçimleri olduğuna inandılar.' Siyahların tanrıları siyah ve basık burunlu, Trakyalılarınki ise mavi gözlü ve sarı saçlıdır. Eğer öküzler, atlar ve aslanlar da resim yapabilselerdi atlar at, öküzler öküz benzeri tanrı resimleri çizer ve kendilerine benzeyen biçimlerde heykeller yaparlardı."
Reklam
Şairlerin sayesinde, mitlerin insan merkezci eğilimi kendi boyunu bile aşmıştı (...) Doğaüstü güçler o kadar elle tutulur ve iyi tanımlanmış insan şekillerine bürünmüştü ki, bir Yunan herhangi bir tanrıyı görür görmez tanıyabilirdi.
"Egemenlik tastamam yerine oturduğunda büyük bir iktidar bunalımı ortaya çıkar."
‘’Mit kendini sorgulamaz; bir ölçüde özdeşleşme ister. Tragedya ise kendisi ile geleneksel mitoloji arasına biraz mesafe koyar, en temel Yunan değerlerinin bazılarını sorgulardı. ‘’
Mitlerin tarihi sürekli bir evrim göstermez, her mitin bir kökeni, epik bir evresi, trajik bir evresi ve muhtemelen felsefi ve sofistik bir evresi vardır.
Sayfa 122
Reklam
1.000 öğeden 731 ile 740 arasındakiler gösteriliyor.