ona kalbimi verdim, aldı, didik didik edip öldürdükten sonra gerisingeri bana fırlattı. insan yüreğiyle duyar, Ellen; mademki benim yüreğimi paralayıp yok etti, artık ona acımak elimde değil..
BU HAYAT SENİNLE DAHA BİR GÜZEL
Tut elimden sen tut, tut ki daha güzel, inan daha özel.
Sevmek daha bir yakışır insana, mutluyken hayat daha bir anlam kazanır, daha bir yaşanılası hâle gelir.
El gibi, yel gibi durma öyle
Gel ey yâr, can gibi, yar gibi gel. Sev, çok sev sen beni
Ömrümü, gönlümü versem sana.
Ömrünü, gönlünü versen bana.
Bu hayat seninle daha da güzelleşir, zorluklar, güçlükler bir bir uzaklaşır.
Gel ey yâr sen bana, sev sen beni.
Küçük dokunuşlar lazım bize, samimi gülüşler, içimizi ısıtan, yürekten sevişler.
Gel ey yâr, sen hep iyiliklere, güzelliklerle, koşulsuz, sonsuz sevginle gel.
Dayandığım dağ, güvendiğim liman ol da gel
Gel ey yâr, bu hayat seninle daha bir güzel.
Gel ey yâr yüreğim yüreğine emanet!
Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim...Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü
ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm.