“ Çekilmez bir adam oldum yine:
uykusuz, aksi nâlet.
Yine her seferki gibi haksızım.
Sebep yok, olması da imkansız.
Bu yaptığım iş ayıp,
rezalet.
Falat elimde değil
seni kıskanıyorum beni affet. “
''Kimseler görmedi, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim - içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim...''
"Canımın içi, yüreciğin yaralandı. Gücümün ve zayıflığımın karşı konulmaz yasasına uyuyorum diye zalim sanma beni. Seni yüreğin yaralandığı vakit, benim kabına sığmayan yüreğim de seninkiyle birlikte kanar. Muazzam küçük düşmüşlüğümün sevinciyle senin sıcak canının içinde yaşıyorum ve sen benim canımın içinde öleceksin; pek tatlı bir ölümle. Elimde değil; ben sana yakınlaşırken sen de başkasına yakınlaşacaksın ve aslında aşktan başka bir şey olmayan o zulmün sevincini öğreneceksin. O yüzden bir süre beni ve bana dair şeyleri tanıyıp bilmek isteme; fakat şefkatli ruhunun tümüyle güven bana."
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum.
Bazen düşünüzde
"Canımın içi, yüreciğin yaralandı. Gücümün ve zayıflığımın karşı konulmaz yasasına uyuyorum diye zalim sanma beni. Senin yüreğin yaralandığı vakit, benim kabına sığmayan yüreğim de seninkiyle birlikte kanar. Muazzam küçük düşmüşlüğümün sevinciyle senin sıcak canının içinde yaşıyorum ve sen benim canımın içinde öleceksin; pek tatlı bir ölümle. Elimde değil; ben sana yakınlaşırken sen de başkalarına yakınlaşacaksın ve aslında aşktan başka bir şey olmayan o zulmün sevincini öğreneceksin. O yüzden bir süre beni ve bana dair şeyleri tanıyıp bilmek isteme; fakat şevkatli ruhunun bütünüyle güven bana."
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki... Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı... Kimsenin kimseyi anlamadığı bir
Sanki bu sözleri bekliyormuş gibi birdenbire, kendine hakim olamayarak öfkeli bir eda ile bağırdı;
– Seninle alay edip, yüzüne karşı kahkahalarla gülerek söylerdi! Kibar bir insan, daha çok kibar bir kadın senin kirli ruhunu görerek tiksinti duyar. Saçlarını yaptırmışsın, en iyisinden çamaşır giyiyorsun, elbiselerini terzide diktirmişsin ama
Çekilmez bir adam oldum yine ;
Uykusuz, aksi, nâlet.
Yine her seferki gibi haksızım.
Sebep yok,
Olmasıda imkansız
Bu yaptığım iş ayıp,
Rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum
Beni affet..
Sayfa 68 - Doğan Kitap, 37.Baskı, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okudu
''Kimseler görmedi Ömür Hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan garip bir gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim...''
Kimse görmedi Ömür hanım, bu dünyadan Ben geçtim. İçimde umudum kırık kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim...