Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgiye ihtiyacım var. Beynin sustuğu, yüreğin devreye girdiği zaman yanan şeye. Çevremde bir yerlere olduğunu biliyorum ama onu yakalayamıyorum.
Reklam
Dinleyeceksin kadını... Kulaktan ziyâde, pürşefkât yüreğin ve iz'ân dolu idrâkinle eğileceksin, onun her cümlesine... Anlayacaksın kadını... Konuştuğu her kelâmın, sustuğu bütün merâmın, döktüğü göz yaşlarının ârifi sen olacaksın... Ve seveceksin kadını... Dilinde ve dimâğında biriktirdiğin yürek yontusu bütün his ve fikirleri, teker teker, katre katre ve yavaş yavaş paylaşacaksın kadınla, hiç usanmadan bir ömür...
Yıllar önce tanıştığım bu şiir kaybolsun istemedim.
Şimdi güz geldi bizim buralara Sararmış yapraklarını döküyor ağaçlar. Çağrısız savruk rüzgar sokaklarda Hüzündür bütün renkler şimdi Enya Hüzündür renkler Sessizce akıyor ırmak. Sararmış sazlıkların arasından düşleriyle Eylül Enya o sonsuz hüzün Eylü’le aşkların yaprak dökümü Denmiş isede sen sakın inanma buna Eylül Kardelen’dir Eylül Kardelen’dir
Susamak ile susmak çok benzerdir; birinde dilin kurur, diğerinde yüreğin.İşte tamda bu yüzden insan,sustuğu şeyler kadardır ve insan insanı, anlatamadığı yerden anlayabiliyorsa yakındır.
Ses ezgin. Ses saygılı. Ses büyük. Ses kahır. Yüreğin bütün heyecanlarıyla çarpıyor ses. Dile getirdiği yaşantıların bütün acılarıyla yaralı. Bütün arzuların ürpertisiyle kanatlı. Geri çekilirken susmuyor. İleri çıkarken bağırmıyor. Bağırıyor da hiçbir acıyı incitmiyor. Hiçbir kalbi yormuyor. Ses, insanın sustuğu ne varsa onların billurlaşmış hali. Ev içlerinin haysiyeti, yoksulluğu, yaşama gücü. Bütün bir bozkırın kaderi, gurbeti, sılası. Bütün yolların ayrılığı ve kavuşması. Kirpikten topuğa insan bedeninin bütün güzelliklerine, arzularına, yalnızlığına aynı içtenlikle, aynı hüzünle, aynı umutla dokunuyor.
Sayfa 63 - Kırmızı kedi
Reklam
ama benim gerçekten ihtiyaç duyduğum, aradığım şey, ifade edebileceğim bir şey değil. sözcüklerle anlatılamayacak bir şeye: sevgiye ihtiyacım var. beynin sustuğu, yüreğin devreye girdiği zaman yaşanan şeye.
Şükrü Erbaş'dan Neşet Ertaş'a ithafen
"Mah cemal üstünde teli bilmeyen Bal dudak altında dili bilmeyen Garip'im gönülden yolu bilmeyen Yürüse de yol kıymetin bilemez " (Neşet Ertaş) Ses ezgin.Ses saygılı. Ses büyük. Ses kahır. Yüreğin bütün heyecanlarıyla çarpıyor ses. Dile getirdiği yaşantıların bütün acılarıyla yaralı. Bütün arzuların ürpertisiyle kanatlı. Geri çekilirken susmuyor.İleri çıkarken bağırmıyor. Bağırıyor da hiçbir acıyı incitmiyor. Hiçbir kalbi yormuyor. Ses, insanın sustuğu ne varsa onların billurlaşmış hali. Ev içlerinin haysiyeti,kaderi,gurbeti,sılası. Bütün yolların ayrılığı ve kavuşması. Kirpikten topuğa insan bedeninin bütün güzelliklerine, arzularına, yalnızlığına aynı içtenlikle, aynı hüzünle, aynı umutla dokunuyor. Bir gözyaşı toplayıcısı ses.Bur alınyazısı okuyucusu. İnsanların parmaklarından,kirpiklerinden yürüyen çaresizliğin ete kemiğe bürünmüş hali."Zorluğuna göğüs geremediğin yari sevme"diye diye dönüyor canımızda. Bir avuç bozkır nasıl olur da bu kadar geniş bir insan coğrafyasını bütün kalp atışlarıyla, arzularıyla, hayıflarıyla bir seste toplar...
Sözcüklerle anlatılamayacak bir şeye: sevgiye ihtiyacım var. Beynin sustuğu, yüreğin devreye girdiği zaman yaşanan şeye.
vuruldun seni bir karanlığa gömdüler adını sordular söylemedim münevver üstümü aradılar yok altımı aradılar yok boynu hayli bükülmüş bir tuzaktan baktılar cesedini gösterdiler sana çok benziyordu anlamak istediler hep uzaktan baktılar nasıl yaşatıldıysan öyle öldürülmüştün çekinmedim ağladım anlamadılar ben bir sokak lambasına vurulmuşum münevver
45 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.