Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah'ın emirlerini gözardı ederek âlimler de velev cüz'î bir hüküm vazetme yetkisi bulunduğunu, hatta bir zerrenin bile hükmünün yerini değiştirmeye yetkili olduklarını kabul ve teslim eylemek Allah'dan başkasına bir Rabb'lık hissesi vermektir, onları 'min-dunillah' (Allah'ın gerisinde) Rabb edinmektir. Şeytanlara, tağutlara, Nemrud'lara, Firavun'lara, putlara ve evsana tapmak nasıl bir şirk ve küfür ise âlimlere de haddinden fazla kıymet vermek öyledir. Mesela; doğruyu yanlışı, hakkı batılı ayırmaksızın hak ilminin gereği olmayan fikirlerini, sözlerini, hakkın emrine dayanmayan, ondan kaynaklanmayan şahsî görüşlerini, istek ve arzuya dayanan keyfi fetvalarını ve iradelerini üstün tutmak, sanki onlarda Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram kılma yetkisi varmış gibi, hakkı değiştirebilecek bir hakları varmış gibi, kasıtlı sapıklıklar şöyle dursun, Allah'ın emrine uymak gerektiğini hesaba katmadan, onlara itaat dahi öyle bir şirk ve küfürdür. Allah'ı bırakıp başkalarına tapmak demektir.
Reklam
Ben minicik bir kulum ,yalanı bilmez dilim,sana dönüktür elim. Elimi doldur Rabb'im, yüzümü güldür Rabb'im
Güzellik, kime göre?
Şimdi size “Hüsn-ü Yusuf dur o güzellik timsalidir” desem Bilirim söylediklerim tartışma açmaktan öteye geçmez Kime göre güzellik? Çağlar içinde konulmamış bir kanun? Hem nerede görülmüş tek başına güzellik kendi ayakları üzerinde dursun?
Sayfa 104 - TiyoKitabı okudu
Hım... Görevler çatışmalar askerlik... Bunlar bir yanda dursun. Normal hayatından bahset. Yusuf Agâh Demiral, üsteğmen olmadığı zamanlarda ne yapar? "Mihra'yı düşünür"
Sayfa 310Kitabı okudu
Hem nerede görülmüş Tek başına güzellik Kendi ayakları üzerinde dursun?
Reklam
Yusuf Has Hacip
Ülkeler kılıçla fetholur ama kalemle ayakta durur.
Sayfa 143 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Birincisi, bizim tarihe bakışımız problemli; kendimize de kendi tarihimize de şaşı bakıyoruz. Kendine bakmasını bilmeyen bir toplumdan bahsediyoruz. Kendine bakış biçimlerinden kesinlikle kendisini anlamasını, tarihî tecrübeyi kavramasını mümkün kılmak şöyle dursun, bunları zorlaştıran bir tecrübe yaşadık.
Vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan Çanakkale şehitlerine rahmet dileklerimle
Hem nerede görülmüş Tek başına güzellik Kendi ayakları üzerinde dursun?
Reklam
Şimdi size Hüsnü Yusuf'tu o Güzellik timsaliydi desem Bilirim söylediğim tartışma açmaktan öteye geçmez Kime göre güzellik? Çağlar içinde konulmuş mu bir kanun? Hem nerede görülmüş Tek başına güzellik Kendi ayakları üzerinde dursun?
Kime göre güzellik? Çağlar içinde konulmuş mu bir kanun? Hem nerede görülmüş Tek başına güzellik Kendi ayakları üzerinde dursun?
Reis Paşa Hazretleri, Türkiye Devleti'nin hukuk teorisini tespit eden tarihi nutuklarında "Türkiye'nin sahibi, efendisi, köylüdür" demişti. Devletimizin şiarı milli hâkimiyettir; milletin, ahalinin, halkın hâkimiyeti, hükümdarlığıdır. Siyaset ve hukukta bir terim haline gelmiş tabiri kullanırsak Türkiye bir demokrasidir. Demokrasi, halkın memlekete hâkim olması, hükmetmesi ve dolaylı olarak hükümet işlerini yönetmesi demektir. Halbuki halkın, -teoride olduğu gibi- tam hâkimiyeti şöyle dursun, hatta hükümetin işlerine az çok etki edebilmesi için bile hükümet, hâkimiyet, iktisat, hukuk, idare ve siyaset hakkında şöyle böyle -isterse en temel, en basit olsun- malumatı bilmesi icap eder. İşte bunun içindir ki demokrasinin gerçekleşmesine samimi taraftar olanlar halkın siyasi eğitim ve öğretimine çok önem verirler. Mecburi, genel ve parasız eğitim demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Herkes sepici, demirci, elektrikçi olmaz; fakat halk hâkimiyetini faydalı görüp kabul eden memleketlerde herkes biraz hukukşinas, biraz iktisatçı, biraz siyasi olmaya mecburdur; bununla mükelleftir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Bir dağdı babam
Bükülmez bir bilekti, Çifte vuran yürekti, Evimize direkti; Bir kanat açtı babam, Mevlâ'ya uçtu babam. Dilleri az söyledi, Gözleri öz söyledi, Yüreği köz söyledi; Sınırı geçti babam Mevlấ' ya uçtu babam Bir dağdı toprak oldu, Çınardı yaprak oldu, Yakınken ırak oldu; Eceli içti babam Mevlâya uçtu babam.
NE ZAMAN BİR DAĞ GÖRSEM
Ne zaman bir dağ görsem, Çimen çiçek yeşerdiğim eteğinde Çiğdem yerine Çocukluğum açar; Aklımdan babam geçer. Ne zaman bir dag görsem, Hoyratça koștuğum tepelerinde Gençliğimin doru tayları Su içer; Aklımdan babam geçer. Ne zaman bir dağ görsem, Nefes nefese tırmandığım doruğundan Ses saraylarına doğru Şiirim uçar, Aklımdan babam geçer Ne zaman bir dağ görsem Bir avuç toprak olur, Sırtımı yasladığım adam İçimdeki dağ göçer; Aklımdan babam geçer.
382 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.