Tarihin tozlu sayfalarında gezerken madalyonun hiç diğer tarafını düşündünüz mü ? Çatışma, katliam,ırkçılık,patlayan bombalar ,ölenler ve çocuklar …
İki ayrı ülke, iki ayrı kalp , iki ayrı çatışma ama tek ortak yan savaş…
Okurken çok kasıldığımı hissettim, kimi zaman yüzüm asık şekilde okudum kimi zaman sanki anlık çekim izler gibi başımı çevirerek okudum. Bu kitabı belki de diğer kitaplardan ayıran en önemli unsur yaşayan kişilerden duymak olabilir. Paylaşılamayan topraklar için feda edilen canlar , alınan canlar peki onları ne kadar ileriye götürdü? Kin besleyerek hiçbir yolda başarılı olamayacağımızı illa ölümle sonuçlandığında , birbirimize zarar verdiğimizde mi anlayacağız? Ya da yapılan hataların sonuçlarını daha ne kadar masum insanlardan çıkarmalıyız ? O kadar çok sorulacak soru var ki ? Ama hepsinin cevabı için o kadar geç kalındı ki … “Tarih tekerrürden ibaret “derler ya aslında biz şu yılda hala hala aynı durumları yaşamıyor muyuz? Tarihi ders almak adına okuyup yaşarken hala hatalara düşerek , bir karış toprak için kimleri kimleri ülkelerinden etmiyorlar mı ? Değişen bir durum yok aslında…
Tüm bunların arasında doğan bir dostluk var ; ne kadar zıt olursanız olun karşınızdaki insan ile gönül bağı kurdu iseniz bu sizi ahirete kadar götürür. Beşir ve Dalia da bunu kendilerince başardılar. Ever ayrı ırk, ayrı görüşler , ayrı savunmalar …. Ama onlarında ortak bir sorunu vardı ülkeleri ve onları birleştiren Limon Ağacı ve çocukluklarının geçtiği ev…
Dilerim bu yolculuk herkese alması gereken payı verir…