1943'te çıkardığı Büyük Doğu dergisiyle, her şeyden önce lslamcılığın "ezik" dilini, atak bir kavga diline çevirerek çığır açtı: "Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!" On beş devrede 1978'e kadar yayımladığı dergide, müstearlarıyla beraber, ciltlerce yazı yazdı, kitleleri ajite ettiği konferanslar verdi. Aralıklarla sekiz kez, toplam yaklaşık dört yıl hapis yatması, "dava adamı" namını pekiştirdi.
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!
Necip Fazıl Kısakürek
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan hep basamak basamak
Benim alın yazım, yokuşlarda susamak.
............
Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.
.............
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
...............
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..
Pek çok insanın hayatın olağan akışı içinde bu muazzam şiir ile rastlaştığı fikrindeyim. Hangimiz daha önce en azından okullarda Sakarya şiirini duymadık ki? Eminim ki bu sayı pek azdır. Peki halen bu şiirin Sakarya savaşı için yazıldığını düşünenimiz var mı? Bunu sorgulamak bana düşmez elbette ancak belki bu yazım ve hemen ardında paylaşacak
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Allah’ın tecellileri hiçbir hesaba gelmez. Elbette kapılar açılır ve günü gelir herşeyin...
Yol bir tane; başka hiçbir yol yok!
Yol O’nun, varlık O’nun, gerisi hep angarya,
Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya...
Allah'ın tecellileri hiçbir hesaba gelmez. Elbette kapılar açılır ve günü gelir herşeyin... Yol bir tane; başka hiçbir yol yok! Yol O'nun, varlık O'nun, gerisi hep angarya, Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya...
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya