Bu incelememi tüm okuduğum ve okuyacağım Küçük İskender kitaplarına ithaf ediyorum :)
Iskender'i ben 1996 yıllarında ön ergenlik dönemlerimde:)Metin Kaçan romanı olup Mustafa Altıoklar'ın çevirdiği "Ağır Roman" filminde şu dizelerle tanıdım..
Raconun kırmızı pelerinini savururken o zarif zamana sen ki gizli bir öfkeye hasta olmuş,incelikli haytasın..
O raksına çökerken elalemin maşallahları,eyvallahları güzelleş be oğlum!
Şimdilik ölümüne kadar hayattasın...
O vakitler filmde bu sözler beni çok etkilemişti ve kendimde yer etmiştim şimdilik bu Iskender'i tv lerden takip edecektim :)
Ettim de :)her zaman iyi hissettirdi,farklı hissettirdi,kelime haznesinin güçlülüğü ile anlatımlarının kuvvetli imgeleri serseri ruhuma tercüman oldu..
Bunlar benim naçizane fikirlerim :)
Dostu olan Orhan Alkaya'nın ona yazdığı dizeleri de paylaşmak isterim..
"İskender, bir riya toplumunda, yaşamanın ve yazmanın tutkulu bir
mahkûmuydu. "Yekpare" diyorum onun için, nadir bulunan bir insan
durumu. Derman'ı bırakıp, küçük İskender'in göz kamaştırıcı "antre"sini
yaptığı günlerde, ondaki bu bütünlenmişlik durumunu hissetmiştim,
giderek teyit de ettim.
Ödünsüz yaşantısı ve tükenmez defterleriyle riya
iklimini silkeledi, hırpaladı, yerden yere vurdu.
:) son olarak İskender kitaplarını okurken Yüzyüzeyken Konuşuruz'u ve Kaan Boşnak'ın albümlerini dinliyorum :)
Ikisinin arasında ki o muhteşem bağ, şiir ve şarkıyla muhteşem bir kafa yapıyor :)
İskender sevenlere selam ediyorum :)