Sonra Hızır Musa'ya demiş ki: "Sen bana sabredemezsin." O da "sabrederim" demiş. Ama Hızır fakir balıkçının teknesini delince, tekne su alıp yan yatınca, balıkçı buna feryat figan edince, eee, ne yapsın Musa? "Bak gördün mü, sabredemiyorsun işte" demiş Hızır. Musa da "Tamam bundan sonra karışmam" diye
Fournier her zamanki sıcak mizahi anlatım dili ile kendi yaşantısından bol bol örnekler vererek zamanın önemini anlatıyor. Zaman anlayışının mekan ve yaşla birlikte nasıl değiştiğini hissettiriyor. Kısa kısa yazması sıkılmadan okumak için ideal. Yazarın kendisi de bir bölümde kısa yazmayı sevdiğini belirtiyor zaten. Keyif alınarak okunacak bir kitap.
Namertler silahlanmıştı, bir öfkenin gölgesinde ve kapaklanmışlardı; hiçliğin pençesinde! Doldurulmuştu içleri, öldürmek hissiyle. Ve bilenmişti gözleri, korkunç bir karartıyla.
Böylesine bir gün de öylesine bir gündü!
Yaşanmışlıklar aynı, duyarsızlıklar aynı. Düşen gözyaşı, düşen kan damlaları da farksız, aynı. Acı ve feryadın tezahürü,
Bir gün gelir açmaz dediğin çiçekler açar, gitmez dediğin dertler gider, bitmez dediğin zaman geçer. Ama hayat öyle bir şey ki önce şükür sonra sabır sonra da inanmak gelir.
Hz.Mevlana 📚✍
1.Kural
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Allah dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla...Yok eğer Allah dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2.
13 Mayıs 2024
Tam bu tarihte iki yıl önce sana, seni sevdiğimi söylemiştim. Bilmem gideceğinizi öğrenince içimde tutmak istememiştim.Öyle aniden, içimden nasıl geldiyse, seni nasıl sevdiysem öyle söylemiştim hislerimi. O an hatta o dönem kısmet olmadı ama içimde öyle bir şey var ki sanki bir gün hayat bizi tekrar bir araya getirecekmiş gibi
Günaydın. Geride bırakmak ne zor. Bir yeri terk etmek ya da birini, küsmek, görüşmemeye çabalamak değil; geride bırakmak. Varlığını hiç olmamışçasına yok etmek. Ne zor. Calligarich, "Ama hep böyledir işte, yaşam boyu tanıştığımız değil, geride bıraktığımız insanlardır bizi biz yapan," der. Geride bıraktıklarımıza da şükür sevgili okur.
Hayat da böyledir, Mefharet, hayat da böyledir. Çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Marifet o anları geçirmektir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lâzımdır o anlarda. Menfi, miskin, âciz bir tevekkül değildir bu. Anlıyor musun? İsyanın tekniğidir. Yani sabırdır. Müspet, enerjik, hedefli, iyimser bir sabır. Dikkat et sözüme. Bu dünyada ölümden başka hemen her şeyin bir çaresi vardır.
Ölülerin beklediği, bekleyenlerin öldüğü devirde Zaman makinesi icat etmiş bir vampir degilseniz, sabır ile selamet arasındaki mesafeyi sağ salim geçemezsiniz.