"Yıllar boyunca devleti temsil ettiğimi sandım."diyordu."Sonra kendime devletin beni temsil edip edemeyeceğini sordum. Bir de baktım ki onlar beni temsil edecek dürüstlükte ve düzeyde değil. Bunun üzerine dünyadan elimi eteğimi çekmeye ve buraya gelip anılarımı yazmaya karar verdim. "Yazdınız mı peki?" "Hayır. Çünkü anladım ki bu ülkedeki sorun, bilgi ya da anlayış eksikliğinden kaynaklanmıyor. Öğretebileceğiniz hiçbir şey yok. Her şeyi sizden benden iyi biliyorlar ama kötü niyetliler. Bildiklerini okuyorlar. Bu ülkede karar sistemini elinde bulunduranlara hiçbir şey yapamazsınız. Çünkü halk salak ve saf. Halkın salak olduğu bir ülkedeki demokrasi de diktatörlük ve seçimle gelen krallıklar demektir. Bu yüzden artık ülkeyle bütün bağlarımı kestim. Kimin başbakan olduğunu bile bilmiyorum. Bugünkü serçe yavrusu başbakandan daha önemli."
Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde sayısız lâmba yakar
Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın
Tabiat bembeyaz bir gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım
Bir yol buldum gözlerinden öteye geçerek
Işte yeni bir dünya peygamber sözlerinden
Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Kendi olgun meyvesinin ağır yükünü taşır ruhum. Kim gelip alacak ve hoşnut kalacak? Yok mudur kibar ve eli açık biri, gelip orucunu güneşe sunduğum ilk mahsulle açacak ve dolayısıyla beni bolluğumun yükünden kurtaracak?
Kim size misafirperver değilsiniz diyebilir, evinizin önünden geçtiği halde kapınızı çalmamışsa?
Kim sizi sağır ve kayıtsız görebilir, hiçbir şey anlamadığınız tuhaf bir dille sesleniyorsa?